0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1057
Okunma
Garip fısıltılar yokluyor arada
Her zerremi puç eden bu yorgun argınlıkta
Köy kasaba şehir demeden
Ha bire dürtüyor can verici duygularımı.
Bu yola yürüteceği belli bahtsız insanı
Postalsız gezdirecek dağ ovalarda
Belki de ferahlıktır dağ otlukları
Çare olursa sevdalının ruh alemine
Çıksam mı bu halle arzın yolculuğuna.
Yani ilk kanatlanıp uçtuğum yıllar
Uçarı haliyle çocukluk yıllarımın
Ah nerede kuzu otlattığım sonatlar
Önüm sıra parlayan keklik sürüsü
Kurşun atar mı sinsi avcılar
Kim vurdu ya gider mi soluğum
Yoksa saklar mı Kırdo dağın haşmeti.
Geçmişi gibi yiğit mert köyümün
Mığı’nın yani
Değeri kaldıysa kutsadığı dürüst şanından
serpsem alem üstüne duygulu sevgiyi
Kim alır kim çiğner ayağı dibinde insanlığı.
Ömrü yeter mi hayali buluşmaya
Karışık her şey dilimin ucunda, dönüşüyor paren deli
Harmanda düvenin dönüşü hep aynı
Döne döne ezmekten gayrı derdi yoklardan
Ahengini bozsam aklımın deliliğin ötesine atılsam mı
Her kapıyı çalsam sorsam; sizde sevgi var mı?
Vursunlar cephaneliğimi rasgele bir kapı dibinde
Salyalı öfkelerin kol gezdiği
Hoşgörüsüzlük linçinde.
Solmak yerine hep yeşil kalsa otların rengi
Sıcak sevecen olsa yürekler eskisi gibi
Sevgiler, sevdalar enleminde boylamında serpişse
İşlese derinlerine insanlığın
Uğruna çırpınmaz mıyım.
11.11.2011 16.20