0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1009
Okunma
gülerken ağız dolusu gülebilir
çürük korkuya sarılmasın canın
sindiği bataktan her an çıkabilir
puslu gözelerden çökebilir üstüne ölüm
uyanık kal yıldızlarla örtün geceyi
kök salmadan bitsin bu kepazelik
gün tazeliğinde bizlere hoşcakal diyebilesin FETİ’M
sığındığın direk bel veren taşlar soğuktur soğuk üşü-meyesin
kahramanlık terinle ıslandı meydanlar tut ki onurun
kimse bilmez puslara doygunluğunu ciğerin
içrede yürek ki nice taş yumağı sökündü düşlerin
burun buruna vuruşurken ölüm değildi korkun
hangin uyanışlar soluklar diriltir bedeni
gökte el boyutlu mas-mavilik mi
üşüyorum, çok üşüyorum çok
karanlıklar çökündü hislerim
yıldızlar mı yoksam bu gece donuk gül-bendim
ay sıçramaları görür üryan bir yanım
sanma ki sevdan duraksadı bu gün
sevdamı suladım sevdanla içeceğim her gün
çıplaklığı örtünülmez sen gibi yiğitlerin
toprağın kanı kaynar yakıştırır kefenin
kaç zamandır uykuların kaçık bilebildiğim
alacaklısın devleti aliden suskun milletinden
musalla taşında aklanır herşey senden gayrı bildiğim
yanına kalır hep vuran çalan çırpanın
rüzgarın esinin çalkalarken ortalığı
borcumu ödemeye geldim yiğit FETİ’M
esin-tinle kavrulan Şimalim ben, Şimalim
08.01.2017 20.20
5.0
100% (1)