12
Yorum
29
Beğeni
0,0
Puan
2051
Okunma

kıyıya zincirlerle bağlı bir gemiydim
ilk vuran dalgada kopardım zincirleri.
benimle sürüklenen ne varsa
bir zaman sonra vazgeçti yetişme çabasından
geride kıyıya vuran çöpler seğirttiler kumlara
bir çöpçü gelip onları toplayana kadar
öyle uzaktan gidiş yoluma baktılar martılarla beraber.
elimde seyir defterim
olan biten ne varsa günü gününe kayıtlı
biraz şiir
biraz anı
biraz göz önüne serilen günlük cümleler
efkar tepelerinden aşağıya düştükçe
yazıldılar istemeden de olsa
okuyan gözlere serilen
cümleler arasında ki boşluğu anlama yetisi.
isyan etmedim
etmeyeceğim kader denen alna sürülen belirsizliğe
kabulümdür
tekerrürlere bile boynum kıldan ince
celladımın bitti düdüğünü duyana kadar
yazmaya
yazılmaya and içtim.
dudaklarımın kıyısına biriken ’’neden’’ sorularını
telaffuz etmiyorum
onları da özgür bıraktım
dalgalarla boğuşmaktan yorgun düşsek de
karşımıza küçük güzel bir ada çıkma ihtimali her zaman var.
her önüme çıkan karaltıyı
’’kara’’ diye hevesle beklemek
hayaline bile sarılmak ’’olma’’ ihtimalinin
sonunda düşler ince bir urgana asılsa da
ve çırpınsa da son nefesini verene kadar
ayaklarının altındaki sehpaya kendi isteğimle vurmak
yüzlerce kalabalığın karşısına konuşmacı olarak çıkmak gibi
alnımda boncuk boncuk terler
başaramamanın o ölgün korkusu içimde çırpınır.
derin denizleri severdim ben
annemin ’’boğulursun’’ telaşına alayla güler
ilk bulduğum ’’yar’’ dan kendimi bırakırdım dibi görünmez sulara
her seferinde içimde bitimsiz bir umut
aradığım hazineyi bulacaksın derdi
yüzüm balıkların nefesine bulaşırken
gözlerim rengarenk yosunları avuçlar
olmayan her ümidimi sığ çıkan denizlerin gözlerine bırakırdım
yüzmeyi bu kadar iyi öğrenmemin sebebiydi olanlar.
merak etme anne bu deniz de ’’sığdı’’
yine ölmedim.
Ayvazım DENİZ