9
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
1330
Okunma
Misafir et beni gülüşünün kıyısına
kirpiklerinin gölgesine düşen sürgün bir ay olayım
bulutları kırdım dün akşam rüzgarın ellerini tut
sol göğsünde çok parçalı uçurumlardan-
avuçlarına düşen Apokaliptika çığlığı olayım
Sıkı tut soluğunu- henüz ricat etim düşkörü
cesetimi unuttum kenti buz tutmuş gecelerden
ruhumun tözüne sanrılar salınmış
öldür beni cehennemde türben olayım
Misafir et beni sesine’ nefesinle bozarken bütün kurguları
bana en yakın yerde dur mesela sende
kuş seslerine karışan gül figürleri
Eylülde her öpüşme pusludur
fırtına eteğini havalandırırsa ruhunun
nerden bilinir kaç devrik bakışındadır nü seyirleri
Asmalı
dudak izlerini beşinci duvara
her taşa her kağıda yazmalı
İzafeten yasaklı renginde bayat yer yüzünün
parmak izlerini her dokunuşunda
sana
yasaklamalı
Ne zaman acıya yaslansam
uzak bir pencereden
Tehlike, Aşktır diye
bakamam
Sabah dünyadan erken uyanan
ve siyah giyinen martılar da bilir
sesiz bir zaman krılmasında kötülük sana bu şiir
agzının kıyısında yedi gamze açsa da
hüzünden doğan tüm aşklar zanlıdır
Kalbin açıkta ve yanardağ ağzında
düş geziciler Coelhoya kızgın
ve ben Lorcanın unuttuğu cümlede
sana eylül desem...
Kurgusunda evrimin yüzündür belki
gözlerinde kanayan bir hayat
Tanığın gerek bir vahi
kitabına mürekkep ...
CC_
5.0
100% (14)