2
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
2426
Okunma

YAĞMURA NAZİRE
Prof. Dr. Nurullah Genç’in hoşgörüsüne sığınarak
Vareden’in adıyla nurdan bir yağmur yağar
İnsanlık cehaletin kirlerinden arınır
Mekke ufuklarından farklı bir güneş doğar
Onun ışığı vurur her sır ayan görünür
Boz bulanık suları yudumlayan dudaklar
Bir pelikan hüznüyle kumsallarda yürürler
Bu yağmurla yıkanır taş döşeli sokaklar
Rahmetin tecellisiyle taşlar bile erirler
Hasret çağlara sığmaz, vuslata bir an düşer
Onunla çöller saray, onsuz kalp viran düşer
Solar sahte cennetin zevk-ü sefa gülleri
Renkler aslına döner, yeni bir devran düşer
Bir davettir damlalar çağların ötesinden
Kimin kalbine düşse o kalp şaduman olur
Uyanır bir sabaha zulmetin gecesinden
Bu nur yağmuru ile beyaz, beyazı bulur
Onsuz kalpler ürperir, dizlerde derman düşer
Nifak girmiş araya sultanda ferman düşer
Kardeş kardeşi boğar, düşman rahatça uyur
Hüseynilere Kerbela, Yezid’e harman düşer
Bu yağmur ile mekân değişir, zaman donar
Takvimler onsuz geçen tek bir an için yanar
Ona açar bağrını nakış nakış kâinat
Susuzluktan çatlayan gönüller suya kanar
Yağmursuz topraklara bedenler vurgun düşer
Yarınlara bağlanan umutlar yorgun düşer
Geçtikçe emaneti nadanların eline
Ecdad ruhu ahfada kabirde kırgın düşer
Bu düşüşe ağlaşır melekler maveradan
Kanatları bağlanmış Ebabil kuşlarının
Sensiz her yer harabe, anlamsız ve sıradan
Dinmesine imkân yok akan gözyaşlarının
Bir hazan mevsimi ki zamansız yaprak düşer
Kopar bir bir uzuvlar vatandan toprak düşer
Açılır karanlığın simsiyah perdeleri
Kara yazımız kara deftere berrak düşer
Kurudu Save yine, Semave coşkun akar
Asrımın Kisraları ehramlarından bakar
Putlara teslim oldu tevhidden kaçan yozlar
Peygambersiz kalanlar mihrabıma haç takar
En gerçek aşka giden meşakkatli yollarda
Sabır tesbihinin taneleri savruldu
Mecnunlar köşe bucak dolaşırken çöllerde
Leylalar aynadaki suretlerde kavruldu
Hasretinin narına hancı düşer, han düşer
Mazlumun mezarı yok, zalime cihan düşer
Devekuşu misali kaygısız müminlere
Kılıçtan keskin, kıldan ince imtihan düşer
Kefenini biçerken ümmetin boşvercilik
Gözyaşları doldurur acılar dehlizini
Şimdi kavgalarımızın adı senlik ve benlik
Kanlarımızla doldurduk kardeşlik denizini
Kardeş kurşunlarıyla toprağa bin can düşer
Hudutları bekleyen kılıç ve kalkan düşer
Parlar Siyon yıldızı sevinir tüm cıfıtlar
Filistin semalarına her gece volkan düşer
Firakıyla kavrulur ümmetin her ferdi
Tıpkı yangın yeridir ona hasret yürekler
Sadece o yağmurdur yok edecek bu derdi
Baştan başa coğrafya onun yolunu bekler
Onsuz tutunduğumuz dallardan yılan düşer
Yolumuza dört mevsim çığ ve heyelan düşer
Ağustosta kar yağar güvenilen dağlara
Yaldızlı vaatlere püsküllü yalan düşer
Bir gece yağsa yağmur yalanların üstüne
Her türlü sahtekarlık yeryüzünden silinir
Bürünmüşler çakallar uysal kuzu postuna
Maskesi düşen puştlar isim isim bilinir
Şehirler çirkef dolu; mekana duman düşer
Gökyüzü tepetaklak sanki asuman düşer
Gafiller tepinirken barda, cazda, pavyonda
Mazluma türkü diye acı bir aman düşer
Firakı ümmet için kanayan bir yaradır
Cümle derbederlerin dünyası zindan olur
Onsuz gökyüzü bize karadan da karadır
Yıldızlar karanlığın girdabında boğulur
Onsuz, şu ufuklara yalancı bir tan düşer
Beyler koltuk kazanır, sonuçta vatan düşer
Kaptırınca yakayı batılın çarklarına
Cihana nizam veren muktedir sultan düşer
Güneşler sönük kalır bir damlanın nurunda
Mecnunun olmuş gökte dolaşan güneş ve ay
Yıldızlar hayat bulur merhamet yağmurunda
Kurulur gökyüzüne her damlada bir saray
Çöktü cemiyet içten, değerler üryan düşer
Aklı eren garipler her dem giryan düşer
Doğrultamaz belini yere düşen bir daha
İncinir ecdad ruhu kabirde püryan düşer
Neyleyim onsuz susmaz ahımız, figanımız
Hicranıyla tutuşur yüreklerde nağmeler
Bu dünya sürgününde bin keder her anımız
Feryadımız zamana sığmaz çağları deler
Yağmur! cümle dertlere seninle derman düşer
Muztarip gönüllere yeni bir ferman düşer
Kırılır tüm zincirler şaha kalkar düşenler
Gemisini yakana koca bir umman düşer
Senin emrinle baştan çizilecek hudutlar
Diz çökecek önünde en azılı haydutlar
Düşecek kaleleri bir bir o zalimlerin
Seninle yeşerecek kundaktaki umutlar
Kardeşler arasına sensiz su-i zan düşer
Asabiyet yayılır, akıl ve iz’an düşer
Vakti saadetinde kaldı o güzel bahar
Coğrafyamıza mevsim kış düşer, hazan düşer
Yağmur! yağ artık n’olur taşlar seni bekliyor
Gökyüzünde avare kuşlar seni bekliyor
Dokunduğun nakışlar, sana aşık bakışlar
Yoluna can adayan başlar seni bekliyor
Bahira’dan süzülen yaşların aşkına yağ
Okşadığın o yetim başların aşkına yağ
Senin için görülen düşleri görmüşlerin
Aşkına kanat çırpan kuşların aşkına yağ
Ne olur visalinle gülmüşün biz olalım
Sana hicret eden Kureyşin biz olalım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüşün biz olalım
Yağ yağmur yağ! ümmetin kalbi sensiz kanıyor
Yağ yağmur yağ! ümmetin gül ismini anıyor
Sen ki bizlere rahmet olarak gönderildin
Yağ yağmur yağ! ümmetin hasretinle yanıyor
Halit Yıldırım
07.09.2014 / 22:30
5.0
100% (1)