0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
3331
Okunma

Varlığı;
Ağustos sıcağında bir Karaağaç gölgesi gibiydi sanki.
Konuşunca;
zemheri ayazında bir kuzine kenarı gibi sıcacıktı sesi..
Taze bir yara kabuğuna su serper gibi,
boğazımda acı tortu bırakan tütünüm gibi,
ateşle - su, kömür közünden muska gibi..
aramızdaki; tanımlaması güç, tuhaf bir sevgiydi..
Ne bileyim öyle işte;
notası eksik türkü gibi, en güzel yerinde b/itiverdi..
Ve ben,
ne a’dını ya’saklayabildim dilime,
ne de yörüngesinden uzaklaşabildim..
Sadece,
geceyi kucaklayan SESİNİ
iliklerime kadar hissetmek istedim.
Aldırmasın kimse, serzeniş dolu sözlerime;
bazı geceler birkaç kadeh içip güzelleşince,
bir de, elime kalem -kağıt geçince,
yüksek sesle sohbet ediyorum iç’sesimle..
Zaman zaman gamzelerin düşse de aklıma,
kaybetmenin de olağanüstü vahşi hazzı var aslında.
Kim bilir, geceye müptela oluşum bu yüzdendir belki de ?
mutluyum ben şu an, sana dair sayfalar dolusu yazdıklarımla
ve seçilmiş yalnızlığımla.
Sen bil/me duyma...
(Aze)
5.0
100% (3)