3
Yorum
9
Beğeni
0,0
Puan
2449
Okunma
gece
kendi çıplaklığına ayıp bir söylenceyken
yalnızlık
halâ bir okumadır
okunmalıdır kalpte…
herkesin bir sayfayı bırakıp
başka bir sayfaya başladığı anda tıkandım ben
iki çatı arasında bocalayan bir damladan
havaya yontulmuş gün sisi
ve damağımda donmuş buruk tad alaşımı
acıyla geçiyorum o seyrek bakışlarından
bakarak kendime
kendine baktığın yerde kendime bakarak
kemgözün bilge irisine konup
arı gibi aykırı renklere uğramak
bellek gibi sessiz
ve sonrasız olmak
herkesin bir sayfayı çevirip
başka bir sayfaya inandığı anda karardım ben
tozlu bir ampulün cılız ışığında
kendimden boşalan aynaya bir işaret
çarmıha gerilmiş suret
yalnızlığı ezberletiyor
uzun bir ülkeyi kateden bir damar gibi
ve yanaklarına dek
o kader uzmanı saçlarının
her kıvrımında göğsümü yırtan
ihtiyarlamış düşüncelerin ayıplığı okunuyor
henüz daha mürekkebi kurumadan hecelerin
herkesin bir sayfayı bitirip
başka bir sayfayı okumadığı anda
oturuyorum içinde nûru lâl sözcüklerin
henüz indirdiğim göğün altında
parmakların boşta
boşta iliğim boş kubbem
direndikçe kalbin okumamak için
aşk ille de okutmak için itaatkâr
şimdi tükürükleyip parmağını
çevirdiğin o sayfalar var ya
savruk bir sitemle suçluyor gözlerini
sesteş isyanların toplandığı dilinde…
alicengizoyunu
(… bir bakmışsın bitirivermişsin, bir çırpıda bir solukta… sahi kaç sayfaydı aşk’ın ömrü!...)