3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1519
Okunma

" zamana asılı kalmıştı düşünceler. bir intihar eşiğinde salınıp duruyorlardı sonlarına. ve yine zaman belirleyecekti kavuşma anlarını düşüncelerin ve sonların. melenkolik bir melodi mırıldanıyorken sessizlik korosu, bir tuhaf rastlantı serda oldu hülyalarına. yalan! aslında hiç bir şey rastlantıyla olmazdı zira rastlantı ahmaklara atfedilmiş bir hiçlik büyüsüydü. "
tüm bu kelimeler dolanırken zihninde boledros, o yüce ıphıgenia oğlanı diline hakim olamadı ve şunlar döküldü;
kusursuz bir sokakta
kusur aranır tüm oyunlara.
çocuk elinden çıktılar diye belki de.
anneler en fazla göz yaşını dökenlerdir
her kayıp giden çocuğun ardından.
yalnızca üç gün!
sadece bu kadar sürer tüm matemler.
şimdi vurgun bir mecnun gibi dolaşmaktadır
karaya vurmuş batık gibi, süt oğlan
bir başka türe kaptırmıştır gönlünü
kadın ruhlu bir erkek bedenine...
oysa onun ardından bir an bile yas tutan olmamıştı
annesi bile
erkekliğini öldürmüştü o zihninde
yakmıştı cesedini ve küllerini
olimpostan savurmuştu boşluğa...
şimdi geride bir rastlantı kalmış olabilirdi
yaşanan bu dekadansın ortasında
küllerinden doğurduğu ruhuyla kadındı o
ve diğeri onun aşığı.
hepsi tuzla buz olabilirdi şimdi
zira her rastlantı yalandan ibaretti.
melodramın ardından....
bekçiler kol gezmiyorlar yazık
yitip giden her çocuğun ardından merasim düzenlemiş sokaklar
fonda nihavent makamında ölüm marşı
biraz donuk, biraz yaslı
ve biraz trance
bir ıceberg kadar derinden yanaşır
tüm sinsilik
ve saplanır bedeninede, yarar karnını sokakların
çocuklar o yarıktan dökülür aşağıya
ve zaman her birini asılı tutar içinde...