1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
927
Okunma
meğer yağız bi atın terkisinde
yolmuşum, uzunmuşum, yokmuşum
toprakmışım biraz
deryadaki balıkmışım, susuzmuşum
yüzümü göğsüne gömdükçe, kadınmışım
çocukmuşum, tebesümmünün kırıntısına
ve gönüllü, gözlerinin uçurumuna
onarır mı dersin deniz mavimizi,
nehirler gölgemizi,
birbirine tutunarak giden düşmeler gibi
gözlerinin imzası atılır tenime
ben ki baştan başa pür ipek,
bahçelerde çürüyen mür, ağzının değdiği
tatlı akarsu
nefeslendiğin dik yokuş, bir çırpıda geçtiğin köprüymüşüm
boynundaki terli ibrişim, arka cebinde katlı duran
kendine yazdığın mektupmuşum
meğer dilmişim, dilsizmişim,
dört yanım denizlerle çevriliyken kuruymuşum
tüm o oyalanmalarda beklemeymişim seni
yazmışım, çözmüşüm
meğer ney”mişim dudaklarına yaslanmış dururmuşum
kazımışım kelimeleri ağzımın içinden
kalbinin kaynağına gömmüşüm
ölmeye gelir gibi gelmiş, ilk kez görür gibi
gözlerine düşmüşüm
soluğum, kızaran bir mayısmış dallarında
tepeden tırnağa hürmüşüm.
Dönüşmüşüm durmadan, ne olmuşum
Kayasını çatlatan oyukmuşum, ikindi yağmurlarında
Dumanı tüten Anadolu”ymuşum.
ben sana hiç imişim, sen bana tek
yek, yegane
ne dersen o”muşum…
5.0
100% (9)