0
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
1232
Okunma
...
adımızı veren kays toplayıp künyemizi gitti
mevsimlere tutunduk
uzun kıyılı şehirlere en kuleli en bulutsuz
ümitsizliği bıraktı
ona
üzeri çizili sözcüklere
genişledikçe anlamı dağılan nara
mazeret ve buğuza
en uzun yazlarına akdenizin
ne kadar nemliyse gözleri bekleyenlerin
nereye kadar gidiyorsa yol
açılıncaya üzeri yaramızın
sevmeye çattık silahlarımızı, sipere tutunduk
bir pencere nereye kadar göğüslerse payına düşen göğü
terk edilen evler, uçuşan perdeleri
zamanı durduran saat ve ikisine temmuz’un
merdivenlerde kederli ve korkudan uzak oturan
o üç adama tutunduk
nicedir denizlere
kırmızı elbiselere ve gülkurusu rujun bıraktığı ize
ağzında sardunya taşıyan balkonlara
denize sıfır kalabalıklara karışıp
özlemlere tutunduk
kimse kimse için tüyünü kıpırdatmayacak kadar kırgın
bir tahta parçası nereden koptuysa
su yüzünde ve inatla salınan
ona
çelimsiz kediler martı sürüleri
güzel kadınlar ve adamlar
göğsü kederden çatlayan o kıza
nereye gidersek götürdüğümüz yaşamak bir tercihti şimdilik
bütün işimiz gücümüz yaşamak
uzun perşembeler
tekinsiz sokaklar
ulu çeşmelerin kör muslukları
toplandığında bir avucu doldurmayan hint ipeği şallara tutunduk
çıtırtılarla yükselen sesine ateşin
ve aşka
hazırda bularak büyüttüğümüz
karın yağma sesine ardahan da
hızla geçen cirite ve atların yelesine rüzgarlı
sonra durup, şiirden basılacak yeri kalmayan o taşa
şunları yazdık:
içimizdeki çocuk öldü
nereye baksanız oradan görünür
...
5.0
100% (12)