7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1234
Okunma

Bir çivi basıncıyla işlemişsin içime
Kımıldattıkça ellerimi hissederim seni
Karanlık gecelerde bile ışığını ararım
Boynu kırılır kara düşen bir güvercinin.
Sen ise yürürsün, izini belli etmeden
Böylesi gecelerde, kör karanlıklarda
Durmadan yürürsün, kısır döngülere
Kim daha uyanık bu devranda, bilmeden.
Hani, denizler vardı usunda,
Pul içinde bir yaşam düşlerdin, hani?
Türkülerin en içlisi, en delisi
Dökülürdü dilinin tellerinden.
Hani, gençliğin vardı, dağ gibi güvendiğin
Çıkardın her an, en yüce dağların doruklarına
Sevdaların vardı, tel kondurmadığın,
Bu suskunluk neyin nesi, konuş haydi!
Uyandır sönmüş ışıklarını evrenin,
Gülkurusu aşklarla dürtüle yaşamı
Gör bakalım mutlu kimmiş evrende
Bir dizi yas incileri, hepsinin gözlerinde.
Bu rüzgâr, bu yapraklar, bu akan su
Uzayan saçlarının öpülesi kıvrımları
Umut ararsın ya her gün, değişikliklerle
Yüzümüzde yer açmalıyız ince çizgilere.
Selahattin Yetgin