2
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1806
Okunma

gençliğim dökülüyor alnımın kıyısından
kıyısız acılar doyuruyorum göz yaşlarımla
hatrıma sıkıştırılmış iki yudum gülüşüne
milyon kere devrili veriyorum eski bir çaput gibi, öylece sere serpe işte
milyonlarca demir tettik soğuğu sığınıyor avuçlarıma
tanınmıyorum bu karanlık gecede kimliğimde sırça bir gölge gülüşlerim
annem öpmüyor barut kokan ellerimi artık
göğsümde ağır bir misafir ölüm kokusunu sığdırıyorum etime
talana dönmüş bedenimde hiç ağrı yok şimdilerde
karanlığın bağrında kan kırmızı gözlerle bir piç gibi uzanı veriyorum ...
defalarca vuruldum oysa bölüşmek isterken yargılarımı
en sevdiğim kederlerimden soyundum
ne çocukluğum sıkıştı gamzelerime
nede şimdiye dek emzirip bir bebeği verdiler şu şifasız ellerime
bu şehrede ağır gelmiş olacak kokun
güç bela barıştığım uykularımdan zulmünü ayıklıyor gözlerim
aynaların bağrından silah zoruyla doğuruyorum gençliğimi
yinede yüzyılların kiri yapışıyor avuçlarıma sıyrılamıyorum
gece soğukları emziriyor
gölgelerin ardında yapayalnız kalıyor sokağın arsız ışıkları
tek dostu sarhoş çakallar bu sokakların
ve leş kokulu bir kaç çöp konteynırı
bende alıp başımı ateşe vere vere terkediyorum bu şehri
küstüm bu bilmem kaçıncı hüzünlü ölüme
birer birer yanıyor adımlarım zulumluğundan
kendi içime ağlıyorum kimseye dokunmadan efkarım
vurulup düştüğüm her köşe başında
bir daha devriliyorum ...
Gülşah Gayret...
,,,
Yunus Özkan ’ a emeklerinden dolayı çokça teşekkürlerimle....
.
5.0
100% (6)