8
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
2618
Okunma

Geçmiş bir tarihte, bahar aylarının ilk günlerinde
Tüm dünyada mavi bir mutluluk,
Bir nefes bahar yaşanırken,
Gökyüzü kırmızıydı,
Çiçek değil, zehir kokusu vardı Halepçe’de
Ve zalim savaşın,
Çok uluslu dünyanın masum çocukları
İzlerken uçakları gökyüzünde
Serildiler yerlere
Oksijen yerine, zehir akıyordu tertemiz ciğerlerine
Yağmur değil, gaz bulutuydu çöken Halepçe’nin üstüne
Halepçe yanıyor,
Halepçe bitiyor,
Halepçe’de bir nesil tükeniyor
Gelişmiş, çağ atlamış dünya sadece seyrediyordu…
Çığlık çığlığa Halepçe
Bağırıyor, inliyor aman diliyordu dünyadan
Ne onları gören vardı, ne de çığlığını duyan
Ne Irak’tı ne de İran
Kan, vahşet, ihanetti bu savaşı kazanan
Ve masum Halepçe’ydi cayır cayır yanan
Bebekler ölürken ana karnında,
Çocuklar zehirlenirken sokaklarda
Zaferini kutluyordu cellat, umursamadan…
Bir intikam mı, yoksa bir utanç mıydı yaşanan
Kızıl güneş doğar Halepçe’nin ufuklarından
Ve soluksuz bir hayat geride kalan
Ve halen Halepçe’nin üstü kırmızı bir duman,
Tarih ağlıyor
Tarih kanıyor durmadan,
Irkı, dili, dini ne olursa olsun
En nihayetinde ölen de öldüren de insan
Ne Tanrı’dan, ne de kutsal topraklardan
Padişahtan yazılmıştı bu ferman...
5.0
100% (10)