9
Yorum
27
Beğeni
0,0
Puan
1688
Okunma
Bize düşen
masal toplamak geceden
yarı açık meskûn düşler
kendinden mesûl çocuk gülüşler
ne az ne çok
ne bileyim; belki de yok...
Kucağında çağ yangınları
ansızın düşer önüme yaslı zaman
çıkarmıştır kınından paslı hançerini
b’ölmektedir kendini biteviye
ne kadar kanarsa
o kadar akıtır yarayı;bilir..
bilir; ellerinden tuttuğu
kendi yüreğinden başka bir şey değildir...
Sesi namluya sürülmüş
ayrılık türküsüne gebedir gün
ne yana dönse gurbet
ne yöne gitse hicran
ceplerinde bin yıllık ilenç
yükseldikçe âsumâna ırayan...
Bir serâbın kollarında dalmak uykuya
geceden sarhoş ve tutkulu
bin heceye bölerek acının ser’ini
kıvrılarak yıldızların koynunda
ne gam, ne tasa işte o anda
yalnızca mâî bir akış olsa
sıvazlayan yorgun başımızı
öyle bir kaybolsak ki meselâ
yerimizi Tanrı bile unutsa...
Kara yaldızlı dağlardan
ak gerdanlı tohumlar biriktirmek..
avcumuza serip şiiri
alabildiğine üşümek sonra
nice yalnız adamlar ve kadınlar geçidi...
düşmeyeydi iyiydi işte
gökten o "üç elma"...
kim bilir belki o zaman
yasak olmazdı düşlerimiz
Havva Ana’dan kalma...
Özlem Tarhan
13/mayıs/2014