6
Yorum
19
Beğeni
0,0
Puan
2911
Okunma

Bir yalnızlık türküsü var dilimde
kelimeler çığlık çığlığa içime gizlenmiş
ellerim de kırık yavan öpüşler
bırak diyor yüreğim
miadı geçmiş bu aşkı
bırak inceldiği yerden düşsün avuçlarına
kopar gitsin kafasını ellerinle.
Her aşkın içinde keşkeler olur
bilirsin
’ama/larla süsleriz peşine
belkiler düşer yaralı yürekten
yaralı bir kuşun son nefesi gibi
nasıl da ürkek
nasıl da şaşkın olur hatırlasana.
ben hatırlıyorum
çocukluğun verdiği o acımasızlıkla
ne kadar çok kuş avlamıştım lastiğimle
ve hiç acımadan kafasını koparmıştım
daha az canı yanar demişlerdi
öyle öğretmişlerdi
öyle yapmıştım.
Yüreğimde nefesi kesilmiş ne varsa
bir bir bıraktım kuytu köşelere
üzülmüyorum
sadece biriktirirken bunca işe yaramaz anıları
harcadığım zamanı geri almak mümkün olsaydı diyorum.
Gittiğin yollar
uzun karanlık yollar
gözlerim yas elbisesi giyineli ne kadar çok olmuş meğer.
bir türlü maviyi seçememişim gecenin ardında ki.
Örümcek ağları sarkıyor gönül evimin her köşesinden.
Elimde modası geçmiş bir süpürge
annemden kalma, belimde kararlı bir önlük
lekelenen ne varsa zaman merdiveninde
diz çöktüm
siliyorum gururu sürdüğüm bezle
annemin öğrettiği titizlikle..
Sıkı sıkıya kapalı perdelerin uçları sarkmış gün görmediğinden
ışığa hasret her zerresine dokunuyorum yumuşak yüreğimle
ne kadar sertmiş zaman
ne kadar sertmişim o zaman.
Gülümseyen bakışlarımla açıyorum karanlık olan her şeye perdelerimi
sıcacık bir güneş karşılıyor beni.
Öpüyorum yeni doğan güneşi alnından.
Ayvazım DENİZ