2
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
2259
Okunma

Bir ayrılık öyküsü, unutulsa iyi olurdu, ama unutulmadı ki...
Bakışımdan anlar mısın, o gün ne yediğimi?
Gülüşünden anladım, o gün niye gelmediğini!
Bırakıp da gitmek değildi sorun...
Gitmek de değil!
Ama bırakmaktı!...
Sanki bana vurdun gibi geldi!
Ama canım da yanmadı. İçim de…
Bıraktığın sadece bir boşluk
ve yastığımdaki saç tellerin ile terliklerin
ve
bir bardak portakal suyun…
Sanki bana vurdun gibi geldi, cebir yok, ama
Canım da yanmadı, içim de…
Büfenin önünde, seni son görüşümde saklı gülüşün…
İşte o küstah saklı gülüşün var ya!...
Söz söylemene gerek bırakmayan…
Sanki bana vurdun gibi geldi canım!
Yanmadı, içim de…
Sakarya’da bardan çıkarken gördüm sizi
Ben nöbetten çıkmıştım…
Yanındaki uzun saçlı oğlan, omuzlarını dişlercesine öpüyordu...
O pis keçi sakalıyla…
Sanki bana vurdun gibi geldi; canım yanmadı…
İçim de…
İki şahıstan kalan sevd’aşksa;
Yaşanmışımızı hizaya getirmedim ben…
Sanki bana vurdun gibi geldi, içim de!...
Sevd’aşkından korkmuyordum..
Çıplak ayaklarının
suyun üstünde zıplayışından da
Çünkü zıplayan su mu ayakların mı bilmiyordum…
Sanki bana vurdun gibi geldi!...
5.0
100% (2)