4
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
1585
Okunma
Bir masa duruyor
Odanın ortasında
Kanına girmiş bir şiir
Adımı astığım duvar
Resimde bir kadın
Resimde yağmur yağıyor
Ellerim ay kesiği
Kırık bir gece
Dağılmış şehrin gövdesi
Bekle beni
Eteğine gül çiz
Tanrıya komşu bahçen
Buz tuttum gözlerim
Ne güzel siyah unutkan
Bakma bana öyle kül
Kızıl ateşim
Yüzüne sürgün
Adım yok benim
Sen neden hep böyle geç kaldın
Saatin kum- sırat bıçak, mavi soğuk
Üşürüm kendime sığmam
Öyle ayazdın ölürken gecem
Seni severken dur, gitme
Gölgem bıçaklandı
Kimse bilmesin
Sonra üstümü örtersin
Eteğinle gül desenli
Belkide öpersin, aklanmalıyım
İşte ateş-ayaklarımda tutuşup
kalbim kuyu
Ve toprak-su, ay
Özlediğimde sen
İçimde kör
Bıçak sus
Etimde çürür
Yokluğun
Cürüm
Cismim mağma
Sesim La
Adım Ra
Ölümü öldürdüm
Ben katilim sevgilim
Kör bir bıçağım ben
İlk hasım kendime
Şüpheli kör düğüm
Üflenmiş külüm ganj’a
Yaşam ve ölüm
Kutsal bir Çarmıhım ben
Yüzüme çakılmış isa
Feodal bir yalnızlığım
Hayat buysa...
CC
5.0
100% (16)