8
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
1514
Okunma
ayla bir derdi yok uykumun
kelimeler dizginsiz düzülüyor dilime
densiz vuruyor kıblesinden sökülmüş zaman
güzel anlar katarıymış hayat
bakabilmek serin adımlarla sonsuz hedefe
sorma anla/tamam
na tamam durağında bekleme
öyle bir derdim yok ömrümün
hoşça kal iştaha vurmuş virgülüm
.................................................................
ne çok aradım seni
yoknaz âbideler parkuru
ne çok istedim
tâze kesilmiş gül gibi, kurulmak
sobelenmek avuçlarına.
yarı açık ev cezalarını söndürmek
ter dökmek açık yara imtihanlarında
açma yaramı açma
hatırlıyor musun
boğmaca kahkahalar saklardı gök
iki inzivâ arası susları paklayan
dudakları saçlarla kafesli kodeslerde
riyâdan uzak utangaçlıklar
bir sana, bir bana?
terli alnımı kaşıyan saç telleri vardı
ateşten sıcak anlamlar bırakan
bir ok atardı kaşların
beni senden çok kimse sevemez
yangın derdim
ateş karası
ne diyorum şimdi
ne vakit kucaklamadım
sen gibi şöyle öldüresiye kimseyi
bilirsin hep çabuk üşür gözlerim
ve ah "sırf sana benziyor diye"
kollarıma taktığım saçmalıklar
girift zaman gardrobunda saklı gıcırdayan an(ı)larım
hepsi bir şeydi önemsemediğimce
o içimdeki sesinin kıvılcımlı tonuna muhalif şâkilik
ruhsuz yüzüme buz taşıyan o katmandu soğuğu
affedin beni
alt ettiğin/iz gibi
hatırladım yine
yüzündeki mutmâin hayranlıkla
hercâi derdin bana
dar paçalı dudaklarına ispanyol kâfiyeli cümleler giydirip
derin nefesli fondiplerle
en ücrâ hücrelerimi derdest ederek
gürleşirdi seyrek sakallarım bile
boğulurdum yarattığın gölde
önemsiz matahını şaha kaldırarak
"ben yangına gidiyorum tanrım
tulumbam sana emânet"
ToprağınSesi
.
5.0
100% (14)