4
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1403
Okunma

Kışın
gışın gece gezmelerinde;
yüzük oynanırdı
bez, peşkir, çaput altında
yüzük, düğme, deve boncuğu ya da para,
yüz devesi[1] olan taraf kazanırdı.
deve çobanlığı çocuklara
büyüklerinden
en büyük armağandı.
diğer tarafta, biraz büyük olanlar
karşılıklı bilmeceler sorarlar
“-yapan satar,
alan kullanmaz
kullanan görmez”°
"-mel mel ayaklı,
meldir kulaklı
külpeşen donlu
gümüş ayaklı"°°
"-gelen leylek
giden leylek
tek ayağının üstünde
duran leylek"°°°
"-yapılmadık duvar üstünde
anasından doğmadık çocuk oturur"°°°°
gömüden[2] -balamıt[3] çıkarılırdı,
ya olduğu gibi,
ekmek arasında
yanı başına bi tas su almayı unutma
yahut haşlanırdı
sobanın ütünde
tencerede
kesdeneden datlıydı”
veyahut da közlenirdi,
emme dıkgaklamak, çentiklemek gerekti
değilise valla fıldırar geder,
nere ğeddiği belli deği(l)
bi yanınıza geli(r)di”
“-kesdeneyi, şekeri filen bilen mi varıdı
nohut, mekke neyine yetmedi
“daklı” dedin miydi bekmez, her bişeye
çaya, havlaya, aşır aşına
çalardık gaşşığı bulgur aşına
toptasda ayranım da varısa
değme keyfime”
“-çentikle endekini
Allah mafaza çoluk çocuğun gözüne geli
nemelazım,
çentivi(er)
elinde mi galcak ay gızım”
mekke patlatması,
guru üzüm
nohut kavurgası
ıslak nohuttan pollunpos[4]
"tek mi- çift mi" oynanırdı
ikiye ayrılan ahali –yüzzük- saklardı
dığan dibini kazımak için illa da fosfos.
“düğününde kar yağar” derlerdi
dığan dibini sıyırana,
ama fosfosun en güzel yeri
dığanın dibiydi[5] işin aslında
ne yalan sö(y)leyen hinci
“- olur, gar yağar, yağmır yapar
ben alayın da havas olduğum gelini
nayeti gışın ardı bahar
ele bırakaman fosfos[6] dibini”
“-düğününde oynarım,
su çekerim,
ekmeğ ederim”
diye eklerlerdi
iş yaptıracakları çocuklara
elden gelen esirgenmezdi
şimdiden bazı meseleleri
halletmiş olmak adına
“o ğün gelsinde
kim öle, kim gala”
“adamayla mal tükenmez”di
nasıl olsa
biri şimdiden her şeyi hallettiği
düğün telaşında
(hulyalarında)
öteki senetsiz kefilsiz
üstelik en az on yıl ödemesiz
nasıl olsa birileri
tarafından ödenecek borç altında
karda iz avına çıkanların
gözlerine sürme
yağlı dığan karası
ilk av dağıtılırdı,
köz konulup toptasdaki
topalak içine
konu-komşu duası alınırdı
bereket gelsin diye..
“hey anam heeyy
ne güzel şey”
[1] deve. Kazanılan puanın karşılığı, ya da puan
° tabut
°° kedi
°°° kapı
°°°° hoyuk, korkuluk
[2] gömü: yere/toprağa gömülen şey
[3] balamıt: palamut
[4] pollunpos: önceden ıslatılmış nohut soba üstünde pişirilirken pooss! sesi çıkarır
[5] dığan dibi: özellikle fosfosta tancerenin tabanında oluşan daha katı, toryulu kısım, kazmık, çocuklar çok severdi
[6] fos-fos: un çorbası pişmesine yakın fos sesli kabarcıklar çıkarır
5.0
100% (3)