10
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
1818
Okunma

Eşi tarafından kapı önüne konan 2 çocuklu bir kadın’dı o ... Tanırdım kendisini , kapı komşumuzdu ...
/... bir ülke gibi kalabalık ... bir ülke gibi sahipsiz ... bir ülke gibi acılarıyla yaşayan bir şehir ... /
akşam iniyor şehrin tepelerinden
loş sokaklarına yalnızlığın sancısı
bir kadın ki gözleri parçalı bulutlar
biri kucağında henüz
iki çocuk ve bir şehir
yalnızlığını tamamlayan
bir kadın ,
gülümseyen gözleri habersiz çocuklar
gelecekten geçmişten
evsel bir yaşamın terk edilmişliğinde ağırlaşan
havada keskin bir yanık kokusu
genzini yakıyor soludukça
bir kadın ,
ağır geliyor bedeni artık
gücü tükenmiş ayaklarına
hayatın çirkefliği sırıtırken
mecalsiz kaldırım yosmalarına
sen ki şehr-i istanbul
yedi tepeli şehir hey!
residence kültürünün aymazlığında
turistik ve mutlu gezi şiirleri yazdıran
hayranlığına dolanmış şairlerinle
coğrafyası karışmış sokaklarında
kalabalıkları insan artığı
ve közlenmiş yalnızlıklarıyla
kimi kimsesi iki çocuk bir kadın
ve istanbul
hey gidi’nin koca ihanetler şehri!
bu kadın da bir gün senin anı’ larına karışır
hangi cadde
hangi sokak anımsar ki
yağmurlu bir akşamda
kimbilir hangi bahtsız otomobilin vurgunu
cansız bir bedende
kan oturmuş bir anı’nın
yosun rengi gözlerini ...
/ bir gün , kimsesiz ve sahipsiz kadın ve çocukların ahı tutar
ve deli bir şair , acımaz , yakar seni de istanbul ... /
Mert YİĞİTCAN
18 . 04 . 2014
istanbul
5.0
100% (10)