4
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
2041
Okunma

göklere uzanır kara çalılar sırtında
ayakları çamurlu zelalım
tarladan gelir dilanım
buğday kokuyor teni
kocaman dişi elleri
dalgın zelalim nicedir bilmem
bir eli torba eteğinde
doldurmuş ağzına kadar güneşi
güçlü kemikleriyle
yürür ardı sıra gölgesinde
henüz kavurmadan güneş
sırdaş tarla kuşları karşılar onu
soluklanmadan boğuşur bir dem toprakla
sayar filizlerini
kuşluk vakti
biraz yoğurt bir parça peksimet katığında şehr-i istanbul
yutkunur hasretle
güz kışa kış bahara karışır bekler
acıyı hissetmez koca yüreği
tuttu mu ağacı kökünden koparır
döşekte ise bir tüy kadar hafif konuşur dişiliği
yorgundur zelalim
akşam kızıllığı çökmüş esmer yüzüne
uzar ötelere kara gözleri
çok ötelere...
gönül gençyılmaz
5.0
100% (13)