2
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1389
Okunma
Öyle garip dünya ki; çelişkiler yumağı
Hangi şu’ur ile ben eritirim bu dağı
Adım attığım her yer bir cehennem çukuru
İnsan dediğim insan, beyni örümcek ağı.
Bütün ilahi sevgi, menfaate satılmış
Ar, edep ve haysiyet, sokaklara atılmış
Şu iki günlük dünya kimlere yetmedi ki
İçine türlü, türlü rezillikler katılmış.
Boynum ki ; kıldan ince isyana ser vermedim
Gönlüme kötü kokan gayeleri sermedim
Bir hakikât var ölüm, yaşamaksa bir yalan
Cenneti, cehenneme peşkeş çekip yermedim.
Akıl ve ruh ikisi, neden ayrı çalışır
Günden güne nefrete kılıf bulup alışır,
Kim iyi ve kim kötü karışmış hep iç içe
Bu kafa bu vücutla, söyle nasıl barışır.
Bu ne garip, acaip bir oluşum, sırrı yük
Tarifi sureti yok her düşüncesi büyük
Ne zaman dalıp gitsem, içine bu girdabın
Dağılır aklım ve ben kalırım boynu bükük.
Onca soruya cevap, alamadan yaşamak
Bu hikmetin sırrıysa, kendimizi taşımak
Bağışla beni Tanrım, eksilmeden çoğalan
Dertlerle kolay mıdır bu sancıyı aşırmak.
İyi bir güne muhtaç kötü günlerle geçim
Bu yüzden yanar bağrım, dışımda kalır içim
Tatlı bir an merakım Ademliğimden gelir
Anladım istikamet, hep iki yönlü seçim.
Bu kainat ki asıl kendi ile çatışır
Hava, su ve toprak benim için atışır
Öyle derin bir güç ki, sonrası bilinmeyen
Fikir ki bu mana da ancak öyle yatışır.
Zor’a kapı çalıyor, meyil olmuş bir kere
Aklım almıyor neden, uzağımda yer küre
Halbuki her zaman, benim içinde kalan
Bu kafayla gidiyorum, o kovulduğum yere.
Madem ki yanımdasın, o şah damarım dasın
Kötüleri ayıkla, kanımızda kalmasın,
Onların nefretine, karışırsa ruhumuz
Cennet durur iken, başka kapı çalmasın.
5.0
100% (3)