11
Yorum
27
Beğeni
5,0
Puan
2253
Okunma

bu ses
buna dayanmalıyım
titreyen ellerime de.
korkunç filmler seyrediyorum
korkularım korkup taşıkardim sonu olsun diye bu kentin.
artık kapamalı perdeleri
ne ışık
ne güneş
ne de gölge oyunları
yalnız yalnızken kayıp
yalnız yalnızken münzevi
trafik işaretlerine aldırmadan
taşımalı
aşınsın
ergen kalbin diz(e)leri.
bu ikindi vaktini kovan dağbaşları
ezandan çok salaya uyanan kentin duvarlarından kazımalıyım
yüzümden silinen izi ve ilan tahtalarına asmalıyım aynaların
sarhoş kahkahalarıyla göğsüme oturan
göğsüme oturup izinsiz yerleşen
gırtlağımda son nefesini veren o güvercini
yutkunmalıyım
buna da dayanmalıyım oysa
ölecekse yaşlanmadan
duvarlara çarpa çarpa
bu kentte
bu kentte olmaz!
burası elleri cüzzamlı
örgülerinden asılan gelinlerin mezarlığı!
burası olmaz
olmaz!
okunmadan atılmış bakışlarla dolu masam
büyük çarşıların uğultusunda kaybolmuş hıçkırıklarla
ne suçlusu
ne de suçu belli mahkumlarla dolu
yalnız herkes gibi olmayı isteyen
herkes gibi güleç bir kocamışlık hayal eden yüzlerle..
bak yine,
tenimi hiç sevemediği o renk acıtıyor
dayanamıyorum
harfleri terliyor dilimin
sürekli tekleyen bir saat örüyorken nabzımı
gitsem
deprem gibi yıkılsam tanımadığım bir kapı önüne
yada yürüsem
beyaz tülbentli kadınların ardından
ağıtlarının dizinde kapasam gözlerimi
sancım zonklarken beynimin yüzünde
şakağımdan vursa beni yağmur
devrilsem
erisem
karışsam toprağa
dirilir miyim yeniden bir gün damağında bir tarçın kokusuyla.
5.0
100% (22)