1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1190
Okunma
sensizliğin şarkısını mırıldanıyorum
çok sensizim çok, telafisi yok
çok çirkinim tarife gelmez içim, resme;
fırçası çoktan kurumuş ressamın
deklanşöre gülümseyen yüz değil benimkisi
hüzne meyyal akla melal; aşka helal sana leyal
bir yüze sahibim yüz verme sakın
bakma bana kör olursun
yakma kendini köz olursun
gitmek için yol yakın
aklın varsa git kalbin varsa kal
bu sen misin sorusuna hazırlıklıyım
dışım süslü olsa da içim puslu mu puslu
bıraktığın gibi değilim işte
mutlu sözcükler kuramıyorum
hüzne bandırıyorum kalemimi
can hokkamda hüzünden mürekkepler var
gözlerimden akan yaşla dolduruyorum can hokkamı
yüreğimden dökülen sözler kan renginde, al mı al
azrail canımı al da al bu mevsimde
hazan değil de nedir şimdi bahar
kahır değil de nedir şimdi kıvrandığım içinde
koyun can derdinde kasap et
bense sen derdinde mustaribim
yusuf’u bekleyen yakup hüznünde
içimde saklı kulübelerim var sığınmacıyım
mülteciyim ömrüne
gözlerimin feri çekilmiş benzim atmış
saçım ağarmış sözüm hüzünleşmiş
boşuna esme ey rüzgar
dalım kırık yaprağım dökük
düşüremezsin canımı
meyvem kurtlu çiçeğim pörsümüş
ömrüm perişan olmuş
pejmurde bir aşkın artığıyım
ay vurmuyor şavkını suya
yakamozlar yok
yıldızlar terk etmiş ben diyarını
yansıman yok yüreğime
gölgen dahi yeterliyken
sebebiyken tarifsiz sevincin
senden hiçbir iz yok bu gece ay yok bu gece
yıldızlar küs mutluluk sadece süs
sana elveda diyemiyorum
galiba ben sensiz yapamıyorum
bu ne sensizlik bulaşmış yüzüme gözüme
işlenmişsin çıkmıyorsun özüme
5.0
100% (1)