5
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
1127
Okunma
Ne zaman varlığına iliklesem baştankara hayallerimi
birer birer kopar ömrümün paslı düğmeleri
Homurdanır bir deli rüzgâr
Savurur aklımı başımdan
Kurutur yapraklarını
ve ardında ölü kuşlar bırakarak
çekip gider o kanlı bahar
bozulur oyunumuz..
N’olur bırak, tutma ellerimi
Ne zaman tutuşsa ellerimiz
Yüreğim hep yangına gebe
Duman bürür gözlerimi
En az beş evin ocağına ateş düşer
Göz bebeklerimin kıvılcımından..
Zamanın dönmüş nevri, takvim hep aynı, yanar ha yanar
Yaralar dile gelmiş, hep aynı nakarat, kanar ha kanar
Hasretin deryasında kudurmuş dalgalar, azar ha azar
Gel etme yâr, Yakma gemileri, Öldürme beni
Bir sandal bile kalmamış bakışının maviliklerinde..
Doğamamış çocukların şahididir
yüreklerdeki her çatlaktan sızan filiz
Onlar ki ellerinde
yiyemedikleri şekerler
oynayamadıkları bilyelerle çıkıp gelirler bir gün
Yeniden öğretirler bize aşkı, umudu, cesareti
Hadi uzat kollarını ve son kez sarıl boynuma
Bitkin düşünceye dek sevişerek ödenir
doğamamış çocukların kefâreti...
Yaşanmamış yaşamlardan ne kalmış ki geriye
sevda kuşunun kursağındaki düğümden başka
Şimdi
anavatanından sürgün edilmiş babalar adına
analara kurban adıyorum sunaklarda
Her çıkmaz ayın perşembesinde
intihar süsü veriyorum süslü cümlelere
adın ile sıkarak dişlerimi
birer birer boğuyorum düşlerimi...
5.0
100% (8)