4
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2013
Okunma

Yokluğunun iki yakası
bir araya gelecekmiş
hasret bitecekmiş
bitmesin..
Sensizlik sofrasının kanatsız kuşları
başka diyarlara göç edecekmiş
etmesin..
Yeter ki bir daha
gönlün idamıma meyletmesin…
Vuslatın..
İki yaralı yürek kadar birbirinden uzak
ani bir ölüm kadar yakın vuslatın..
Kaç kez inkâr edebilirim gözlerini
Kaç kez tıkayabilirim kulaklarımı
Seslenişini kaç defa duymazdan gelebilirim
Daha kaç ömürlük sürgün yeter unutmak için
bendeki beni benden koparan seni..
Müsebbibi isem maziye gömdüğün her yeni yaşın
azabıma eklensin dökülen her sahipsiz gözyaşın..
Kutlama ile matem arası bir kavşaktayım
sevincim çığlıklarından mahrum yaralı
umutlarım eski takvim yapraklarına sarılı..
Bilmem kaç kere dilendim ayrılık avlusunda
Kim bilir bu kaçıncı tevekkül edişim sevdana..
Gülüşümü tebessümüne kurban eylediğim
benimkisi ne şairlik ne bir koyu dervişlik
varsa yoksa diz boyu çaresizlik
bir de imkânsızlık boyu kabullenmişlik..
Arala karanlığın ar perdesini ve hisset
ellerimin günaha hazır sıcaklığını..
Olsaydı karşına çıkacak dermanım
her tenhada kıstırmaz mıydım
yıllara meydan okuyan masumiyetini..
Saçlarının kokusuyla dolu ciğerlerim
hasretinle dağlanmış dudaklarımla
tam on ikiden vurmaz mıydım
yüzünden sarkan tebessümü..
Bil ki
Her köşe başı yanağına pembe bir pusu
Her köşe başında kesebilirim yolunu..
Bil ki
Sıcak nefesinin zehrini taşıyor hâlâ tenim
Dudaklarımı dudaklarınla mühürleyip gittiğin günün
vahşetini yaşıyor hala bedenim…
www.youtube.com/watch?v=U8YiQwQB1AU
5.0
100% (4)