4
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1197
Okunma
Sokaklar bakardı camlarımıza
Tül gibi incelirdi taş kaldırımlar
A d ı m seslerini sarardı koca cadde/de
Yağmur tazelerken ıslak hasretlerini
Bulutlar neden bu kadar ağlamaklı olur ki…
-hiç anlamazken ben bunları-
Yağarken bu aşk şarkıları dışarıdaki nisana
Sarılmışken şemsiye altındaki öpüşmelere
Altı üstü yedi iklim iki kişilik sevişme
-işte-
Asırlık bir sarnıcın şahitliği mart sonrasında
Ki kelebek mevsiminde göğsünde ölmek varken
Kırlangıçların peşine düşmüşken bu akıl
Maviye pembe bir düş ektim
Yakamozlar koynumuzda uyurken bir akşam vakti…
Varsın dağ deviren özlem uyutsun şu yastıkları
Dışarıda kokun, saatler hep gittiğin vakit
İklimsizliğin üşümesinde tenimiz
Sabahlar kuşlara
Karanlıkta kalmış meczup sevdalar…
Dört mevsim bir sevmelerin dakikası
Ha son ha ilk bahar
Nevresimlerde sevişmelerin küflü kokusu
Ve adressiz kalmışken bu kadar şiirler
Kanadı kırık öyküler okuduysam uykusuzluğumda
Sakın korkama ben üşüdüğümü kimselere demedim…
Ankara’ya ne karlar düştü
Dün yolum düştü girdiğin evin sokağına
Kapalıydı IŞIK’ların kararmışken gözlerim
Dudaklarımda mazinin ıslak izleri
Mırıldandım ismini sen … sen…sen demeden
Rüzgara fısıldadım çok özlediğimi…
Bir serçe uyandı o şafak vakti
Bin kelebek ölüsü uyudu
(sol omzumda derin sancılarar)
Oysa ölmeyecekti bahar sevişmeleri
İki aralasaydın o tül perdeyi…
Aşka dair iki mısra kalırdı en azından
Gece öpüşmesi gündüz görüşmesi
Son bir öpüş bir ölüm takvimi
Mevsim son öpüşme vakti
Bir ikindi zamanı
Takvimler(de) hep sensizliğin gidişinde işte…
5.0
100% (8)