Bir ucu içimden geçerdi sokağınızın Taze ekmek kokardı penceremin önü Sabah serinliğine karışınca uğurlamalar, Susardı radyodaki hüzzam şarkı Çemberinin dışında dururdum oyunlarda Hep görürdüm saklandığın yeri, Hiç sobelemezdim Gurbete çıktığınızda siz Beş yaşıma on yaş daha ulanmışdı
Çıplak ayaklarım ergen düşlere yürürken Usulca dudaklarıma ilişirdi gülüşün Sen gibi gülümserdim Bir türlü beceremezdim gamzelenmeyi
Girdaplar anaforlar aşıyorum şimdi Kutup köprüleri kuruyorum avuçlarıma Bazan dolanıyor bir kaşkol gibi Boynuma saçının örgüsü
Hayal etmek ne garip şey Olmayacak tarafından Ayıpsanarak, Ayıp sanarak
Oysa ki aşk işte Ansızın kucağında buluyor insan Nöbetleşiyor ayrılıkla hüzün Fakir, ama gururlular Zengin, ama uzaktan
Her gölge yürüyemiyor yanında Seçip ayırmak gerekiyor Ve kaçmak Alaca karanlığa sığdırıp ışıltıları
Görünmez iğneler batıyor içime Sokağınızın bir ucunun çıktığı Sokağınız Ömrümün çıkmazlığı...
Paylaş:
8 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Bir tatlı tebessümün bin vuslata değerdi kırk beş sene önce...O zamalar o bir tek tebessüm için koskoca Bakırköy'ü yakardım. Şimdi acaba karşıma çıksan, '' Ateşiniz var mı beyefendi '' Diye sorsan cebimden çakmağımı çıkarır mıyım? Kim bilir?
Of be Fırat..Aldın nerelere götürdün beni.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları tarafından 3/21/2014 6:04:33 PM zamanında düzenlenmiştir.
Haydi abbas Vakit tamam Akşam diyordun, İşte oldu akşam Al getir ilk sevgilimi beşiktaştan Gençliğimi yaşıyorum yeni baştan...
Umarım eksik noksan aktarmadım dizeleri. Pek severim aslında. Fakat pek azı ezberimdedir okuduğum şiirlerin. Hem bu gün dünya şiir günüymüş galiba. Hiç kimsenin şiir gününü kutlamadığımı farkettim. Öyle kutlamalar ihtiyacımız yok belki. Fakat olsun hocam. Şiir günümüz kutlu ola. Çok değerlidir kelimeleriniz hep. Eksilmeyiniz. Sevgimle.
Haydi abbas Vakit tamam Akşam diyordun, İşte oldu akşam Al getir ilk sevgilimi beşiktaştan Gençliğimi yaşıyorum yeni baştan...
Umarım eksik noksan aktarmadım dizeleri. Pek severim aslında. Fakat pek azı ezberimdedir okuduğum şiirlerin. Hem bu gün dünya şiir günüymüş galiba. Hiç kimsenin şiir gününü kutlamadığımı farkettim. Öyle kutlamalar ihtiyacımız yok belki. Fakat olsun hocam. Şiir günümüz kutlu ola. Çok değerlidir kelimeleriniz hep. Eksilmeyiniz. Sevgimle.
Hadi yazımın öyküsünü anlatayım size: Ama, aramızda kalsın.
Şimdi hep hissetmediğim duygu d urumlarını hissetmiş gibi yazmaya çabalıyorum son zamanlarda. Çok yorulduğumu farkettim. Bu gün, elimi burnuma değdirdim. Yani burun kemerime. Öyle burnumun iç kesimlerine ilerlemek huylarım yoktur ezelden beri. Neyse; Orada minik bir iz vardır. Bazan sızlar hatta. O iz, henüz ben beş yaşlarımdayken tanıdığım bir Derya'dan kalmadır. Aynı apartmanda otururduk. Bir varil var bahçe duvarının kenarında, kız atlıyor bana da hadi atla diyor. Nasıl erkekliğe şey süreceksiniz şimdi? Eeee atlıyorum. Sonuç? Otuz yıl sonra bile halen hissedilen bir sızı.
Aslında bitmeyen sızı, burnumda değil tabi. Bunlar gurbete gittiler. Tainleri çıktı. Hiç unutamam o günü. O günden sonra ne vakit biri bir yerden bir yere gidecek olsa, içim aynı öyle bir tuhaf olur benim. Yani yazı gerçek mi gerçektir bitamam. Açık yüreklilikle de aktarıyorum işte size bunu. Peki o halde ne diye daha özenli olmadın ve edebi bir hale getirmedin yazıyı derseniz, doğal kalsın istedim içimden gelenler öylece dökülsün istedim. Tıpkı burnumdaki o sızı gibi...
Çok teşekkür ediyorum ilginize. Eksik olmayın sakın ve sakın bu tonda yordamayı bırakmayın yazdıklarımı.
Esasında ben: Yazılarım hep böyle yordansın istiyorum. Gayet güzel anlattınız hem de. Bu yazıyı ibret için silmeyeceğim. Kendime ibret olsun diye. Daha özenli, daha dikkatli olabilmek adına. Gerçekten çok iyi bu eleştirel yaklaşımınız. Yorucu biliyorum. Fakat böyle istiyorum ben mümkünse hep lütfen. Teşekkürlerim, sonsuz saygım ve sevgimle.
Hadi yazımın öyküsünü anlatayım size: Ama, aramızda kalsın.
Şimdi hep hissetmediğim duygu d urumlarını hissetmiş gibi yazmaya çabalıyorum son zamanlarda. Çok yorulduğumu farkettim. Bu gün, elimi burnuma değdirdim. Yani burun kemerime. Öyle burnumun iç kesimlerine ilerlemek huylarım yoktur ezelden beri. Neyse; Orada minik bir iz vardır. Bazan sızlar hatta. O iz, henüz ben beş yaşlarımdayken tanıdığım bir Derya'dan kalmadır. Aynı apartmanda otururduk. Bir varil var bahçe duvarının kenarında, kız atlıyor bana da hadi atla diyor. Nasıl erkekliğe şey süreceksiniz şimdi? Eeee atlıyorum. Sonuç? Otuz yıl sonra bile halen hissedilen bir sızı.
Aslında bitmeyen sızı, burnumda değil tabi. Bunlar gurbete gittiler. Tainleri çıktı. Hiç unutamam o günü. O günden sonra ne vakit biri bir yerden bir yere gidecek olsa, içim aynı öyle bir tuhaf olur benim. Yani yazı gerçek mi gerçektir bitamam. Açık yüreklilikle de aktarıyorum işte size bunu. Peki o halde ne diye daha özenli olmadın ve edebi bir hale getirmedin yazıyı derseniz, doğal kalsın istedim içimden gelenler öylece dökülsün istedim. Tıpkı burnumdaki o sızı gibi...
Çok teşekkür ediyorum ilginize. Eksik olmayın sakın ve sakın bu tonda yordamayı bırakmayın yazdıklarımı.
Esasında ben: Yazılarım hep böyle yordansın istiyorum. Gayet güzel anlattınız hem de. Bu yazıyı ibret için silmeyeceğim. Kendime ibret olsun diye. Daha özenli, daha dikkatli olabilmek adına. Gerçekten çok iyi bu eleştirel yaklaşımınız. Yorucu biliyorum. Fakat böyle istiyorum ben mümkünse hep lütfen. Teşekkürlerim, sonsuz saygım ve sevgimle.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.