1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
905
Okunma
İlkel bir kavim geçti az önce içimden
Su gibi, taş gibi sabırlıydım
Tırnaklarımı söktüler mızraklarıyla
Mil çektiler gözlerime
Atlarını en nadide anılarımın üzerine sürdüler
Kulaklarımdaki son fısıltını da
Kırbaçlayıp hapsettiler
Masallar anlatıyormuşum çocuklara
Olmayacak dualarım varmış
Kusursuzluğa inanıyormuşum
Kitapları onarıyormuşum bir de
Kopan sayfalarını yerlerine koyuyormuşum
Kelimeler ardımda bıraktığım leşlerim imişler
Hepsi alacaklılarımmış
Şimdi ben
Günün ilk sigarası gibiyim
Yeni sağılmış süt gibi
Hani taze, durağan
İştahla gülümsüyorum aynaya
Haberleşiyorum gökyüzü ve toprakla hep
Sokuluyorum kara kasnaklara
Soldan sağa sayılıyorum
Korkmuyorum kelimelerden halâ
Utanmıyorum
Şimdi ben
Antika bir saatin sarkacı gibiyim
Günde en az bir kere
Doğru anı gösteren
Suskun, dönencesiz
Kalp gibiyim şimdi ben
Ne için çarptığını bilen
Dilim diline kilitli
Ocağımın közü bitmiş
Üşüyorum rüzgârınla
Parçalıyım
Ekliyim
Sürgündeyim
Şimdi ben
Nasıl olmam gerekiyor ise
Öyleyim...
5.0
100% (4)