7
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1188
Okunma
Vişne mevsiminde
Hani göçmezden evvel leylekler
Fırtınayla yoğurulmadan önce İstanbul
Sur diplerinde leylaklar açmaz
Ve küf kokar yaz akşamları İstanbul’un
Buğulu bir kadın sesine benzer deniz
Sahiller kese kâğıdına sarılıp
Uzak kıyılara fırlatılır da,
Kimseler görmez
Güz başka yakışır İstanbul’a
Yaprakların sararmaları
Esmer günlerin kararmalarına ulanır
Soğuk kış gecelerinde biz,
Söyleşiriz İstanbul ile maziden
Çok şey bilip saklar ne de olsa
Susarsam yakınır
Susarsa yakınımdadır İstanbul
Bahar bayram gibidir kutlanır
Şarkıların nakaratları
Şiirlerin mısra araları
Daha bir güzelleşir
Gemiler umut yüklenip
Uğursuz limanlara yollanırken
Gülümser İstanbul
Sen ay gün mevsim seçmeden
Her iklimde yine gel
Bıraktığın gibi bulacaksın
Bıraktıklarını
Bıraktığın yerde nasılsa
Çocuklar öpüp okşayacak avuçlarını
Saçların dudaklarımla taranacaklar
O armoni hiç kaybolmayacak
Kalamış hep huzuru kutsayacak
Fenerbahçe’nin geniş kaldırımları
Bize hep dirsek mesafesinde kalacak
Yeni camiden okunan ezanı
Üsküdar’da dinleyeceğiz
Çakıl taşları uzatacağız dipsizliğe
Yok öyle yıkılmayacak,
Yitirilmeyeceğiz
Adını söylemek hep
Çikolata yemeye benzeyecek çünkü
Çünkü İstanbul,
Koynunda gizleyecek bize dahil bütün bilişini
Uçurtma ol
Yağmur ol
Bir eski dostun diline takılı selâm ol
Yarım ay ol
Güneş ol
Bir kitapçı vitrininde bir çift göz ol
Aklıma aydınlık ol
Ne olursan ol ama
Yine gel İstanbul’a
Çünkü yokluğunda İstanbul
Analı babalı öksüzlere dönüşmekte
Ve boşalmakta sokakların içleri...
5.0
100% (6)