0
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1118
Okunma

Küfürlü bir yalnızlık olur gece,
ve gelip eteğimde sırnaşır.
Bir acı şeceresini açıklıyor,
Asılsızdır.
Bir birini görmeden yaşlanıyor aşk,
Kuytu iki ayrı şehirde.
Sokak lambası, direğine sarılmış,
Sıkı sıkıya,
Bir ayrılık korkusudur.
Uğur böcekleri iffet dedikodusu yapıyor.
Kimyası bozuluyor gecenin,
Güne soyunmadan.
Gün elinde fenerle arıyor geceyi,
Ve gece kucağımda… dinleniyor.
Ağzım büsbütün küfürle doluyor,
Gömleğime düşüyor damlaları,
Veraset ilamı gibi,
Taksim taksim bölüyor yüreğimi,
Bir yarısı sana, diğer yarısı sana diye,
Zikirle çağırırken seni,
Dua boncuklarıyla,
Bir âmin fatiha’sından kaçıyor.
Umudum tükeniyor an be an
Ben sana ölüyordum
Sen kime yaşıyordun kadın.
Dudaklarından öpüyordum,
Kadın oluyordun,
Ellerinden tutunca
Baban oluyordum.
Saçlarını okşuyordum,
Az sonra beni doğuruyordun,
Acılı bir sezaryenle,
Çocuğun oluyordum,
Göğüslerinden emiyordum acıları,
Elementlere bölünüyordum,
Atomlara ayrılıyordum,
Taşralı bir aşk yükleniyordum en dramatiğinden,
En İm(kan)/sızından.
Mahalleliydi, baskısından belli.
Parçalarımı topluyordum,
Zırhımı giyerken bir şövalye oluyordum koynunda,
Vücudunun tüm kalelerini zapt ediyordum,
Ganimet kavgasına düşüyordu ellerim.
Teninin ihtişamlı sermayesinde.
Bıçağı boğazıma dayıyor sol elim,
Sağ elim tutmazsa…
Nöbetçi_Piyanist