20
Yorum
43
Beğeni
5,0
Puan
3376
Okunma

İmgesel yüzlerce öykünün arasında yürür şair
adım adım yaklaşır uzaklara.
Ben hiç savaş ortasında kalmadım ama kalmamış olmam benim bunun acısını algılayamayacağım demek olmuyor ve bu beni daha şanslı, daha iyi ya da daha kötü yapmıyor.
Onca yazılan, çizilen, duyulan ve görülenin ötesinde satır aralarında gizlenen düşünce.
Yüreklere nişan almış kederdir belki de tutunulamayan umutlar
ve üzgün olmanın çok ötesinde hisler.
Bu şiirin dışına yürümenin hikayesidir duyguların yolunu izleyerek...
*
(1)
hüznün ıslaklığı...
karanlığa düşen yıldırım ufukta
daha şiddetli değil ki
şehre düşen bombadan...
(2)
bir ç o c u k kıvrışırken annesinin kucağına
bir adam varamamışken evine
bir aşık kavuşamamışken tam da o an sevdiğine
ve şiir bitmemişken daha
caddedeki kalabalık hazır değilken h e n ü z
...
yağan yağmurun damlaları değilse; gökyüzünden...
bırakın aksın bu kirli sağanak mevsimlerin dışına
bırakın en büyük a y d ı n l ı ğ ı n devrimi yankılansın
göremediğimiz bir şafakta
soldurmayın artık bu dünyaya ait gülleri ve körpecik fidanları
her yağan yağmurda sulanacakken topraklar
doyacakken aç ve çorak kalan coğrafya berekete
kanla sulanmasın adımlanan yer
en büyük düşler solmasın bir bombanın altında
kapanmasın yıldızların ışıkları!
açın ışıkları!
(3)
g ü n e ş i göremezken daha
ay nereye saklandı anne!
kararan göğün altında önümü göremiyorum
u ç u r t m a m ı n kuyruğu kopmuş
salıncağımın iplerini kim çözdü?
ders kitaplarım ve defterlerim nerede anne?
okulu kırsaydım anne bir bahar sabahında
taze açmış çiçekleri derseydim avuçlarımla
solmamış bedenim çiçek tazeliğinde koksaydı yine
saçlarında parlarken anne günün ışığı
ve gözlerimle kıyamazken bakmaya
ben koşsaydım bahçelerde oyun diye
çimenler kaybolmuş a y a ğ ı m ı n altında!
sen soluyorsun uzaklarda bir pusun altında
ve
sana dokunamıyorum a n n e
rüyalara dalsaydım kucağında
saçlarının örgüsüne dolasaydım yine parmaklarımı
seninle bende kaybolsaydım anne...
(4)
yarım yamalak bir yaşantıya dokunur gecede korkuyu tatmış olanların nefesi
alev altında umut
sapanlardan atılan taşlar değil;
yukarıdan geçen bombalarda dehşet!
kendi göğünün altında solan binlerce cana yakılan türkü
ve dünyaya bırakılan koca bir nara!
yakın artık ı ş ı k l a r ı !
ağzından alev saçan her çeliği
boyayın pembe ve mavinin en canlısına
ve donmuş edasıyla insanlığı yok eden
kalleş çelikleri dondurun beyazın s a f l ı ğ ı n d a
ölümü kaldıramıyorsunuz madem
savaşı kaldırın tedavülden
insanlar ölmezken ve çocuklar mutlu olabiliyorken hala
b i t i r i n bu anlamsız kabusu!
(5)
bırakın gökkuşağının altında yüzlerce uçurtma h a v a l a n s ı n
bulutlara değen başlarıyla gökyüzü şenlensin
y a n ı k kokmasın şarkılar
ve
salıncaklarda uzaklara havalansın yine çocuklar
bırakın kanatlarıyla melekler korusun yine onları
annelerinin koynunda rüya görsün yine ç o c u k l a r...
(son söz)
Hayat üç adımda yürünüp geçiyor, yürüyüp giderken kalanlara ne bırakmalı ki
masmavi bir gökyüzü kalsın daima?...
--- Sevgi insanlığa verilmiş en büyük armağandır, ve onun önünde durabilecek tek bir kötü duygu yoktur...
sevgiyle...
Değerli yorumuyla şiire can veren Hasan Karaşahin’e sonsuz teşekkür ve saygımla...
Maide Özgüç
Bodrum/Şubat/2014
5.0
100% (40)