7
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
1757
Okunma

Rüzgarın karamsar boşluğundan
Saklandım gecene
Her taraf kül rengi ceset.
Göğsüme duran ölülerin
Kekeme gülüşlerinden düşerim âhvâline
Ki en sızlatan acılar
Kundaksız bir beşiğin yatağında uyur o an!
Ve üşüdüğüm ellerime inat
Kan rengi ayaza asıyorum nefsimi!
Ölümü reddeden bir canlının
Gerdanında ki darağacına asılır ahmak gülüşler.
Ey nefisimin topraksız yanı
Bir soluğun çığlığında kurur âhvâlim.
Ceplerine göç ederken mevsimler
Bir iç çekişle ölür her lisan.
Acıya karışmış parmak uçlarımın
Keskin bakışlarıyla
Üşürüm elleri doğmamış bir çocuğun iç sesinde.
Ve soyunurken mevsim
Yaprakları dökülmemiş bir ağacın gölgesinden
Düşer gurbet!
Göğün yırtıldığı boşlukta ki mânâ
S ö y l e!
Hangi insanın tövbesinde kaldı
Yüzümün taş kesildiği duvarların günahı
S ö y l e!
Ébém kuşağı hayallerimde gezinir bir çocuk.
Güneşi satın alınmış gözkapaklarının bedelini öder
Günahsız kirpik aralarıyla.
Yetim bir çocuk ağlarken başucumda
S ö y l e!
Kim çaldı gökyüzünün rengini?
S ö y l e!
Hâyâsı kırılmış bir suretin gözyaşlarında p’aklanır
Aklım.
Avuç içimi araladım defalarca Tanrıya
Kefensiz uçarken duâlarım
H a d i!
Cebinden ağlamaklı bir ceset çıkar
K a r a n l ı ğ ı s i l e l i m.
5.0
100% (18)