2
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
1401
Okunma
beni kim çağırdı bilmiyorum
belki gerçek aşk
belki yığılıp giden bir şey
aslında bende inanmıyordum
sevmek yaşamaya değer diyordum içimden ama
beni oraya kim çağırdı bilmiyorum
bir kapı olmalı posta kutusunun altı
hafif karanlık ve tıkırtılar
cesur dudakların kendiliğinden sürüklendiği bir ırmak gibi
uçurumlardan düşme arzusu
çabuk geçiyor bir çırpıda merdiven
hoşçakal demeden içime çöken ağırlığın
akşamı değiştirebileceğini biliyorum
onun için her vakit inadına parlar yıldızlar
beni kim çağırdı bilmiyorum
arkadaşımın arkadaşıymış dostumu ne
ona bakarken bana az ona çok
bana bakarken ona çok
hayır inanma bu şeytanın fısıltısı olmalı
rahat ve serin sular eğilince akar unutma
deyip teselli ettimsede kendimi
beni oraya kim çağırdı bilmiyorum
bir minibüs dolusu şen şakrak alkışlar ve bağırışlar arasında
sanki bir garip Orhan veli şiirler yazar ağzımla
kalabalık bir bulutun yankısına karışır
üzülür şiirler yazar içimde
hızlıca sevilir yol akar ağaçlar akar ve kısacak bir ürperti
kıskanıp yağar yaprakların üstüne
beni kim çağırdı bilmiyorum
insanlık bağı mı yada rast gele bir çarpışma anı
gözlerinin sürüklediği yörüngelerde
bir limana yansıma duygusu
sen mavi bakıyordun ben kara
soluğum çıkmasa da ay senden yana
diyen suflörün patavatsızlığı
beni oraya kim çağırdı bilmiyorum
kumsallar
sırtları esmer ve beyaz kadınlar
içlerinden biri
birileri
öpmüştü ya beni.
5.0
100% (16)