Güzel günlerden koptuk biz önce Pembe düşlerden uyandık kaygısız Romanlarda okuduk sevdayı ilkin Aşk hep bekler sandık Kapımızın önünde çalmadan zili duyarız adımlarını sevgilinin Elinde bir demet gül yahut papatya - ne fark eder ki;O’ndan olsun da- Bir bakarız ki kollarımız boynunda!
Umutlar yeşerttik küçücük odalarda muhabbet hayli deminde ve elbet çayımız ocakta Daracık bir sofada içildi hep kahveler kırk yıllık hatrı sindi cefakar duvarlara Ne dertler sağalttık ne acılar ağarttık avuç içlerimizle Yanlış biliyor herkes; cennet yeryüzündedir el ele verilince...
Oyunlar oynuyor çocuklar çehreleri kedersiz ve umutlu sırtlarında güvenden bir hırka koşuyorlar rüzgara doğru.. Kuşlar konmuş sıcacık avuçlarına koca bir deniz içiyor meraklı gözleri Her yer sıla, çiçek bahçesi her yer Ve bir ninni her gece kulaklarında annelerin kaygısız dudaklarından düşen gecenin koynuna emanet düşler...
Her dem aşıktı anneler dağ gibi adamlara, O dağ gibi adamlar koynuna bastırıp kadınları acıyı aşkla törpüleyip ölümsüzlüğe yelken açtılar O kadınlar ki nice savaştan fırlayarak ok gibi destansı sevdaların tanrıçası oldular..
Bu koca bir öyküdür geçmişin beşiğinde sallanır.. Her dem ağızda türkü, yürekte fırtınadır...
Özlem Tarhan Yağcıoğlu Yirmi dört/Ocak/İki bin on dört
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Bıçak sırtında yürümektir masallara öykünmek. Hep ejderhaların ateş kusmaları vardır sanmadan kelimelerde, rengarenk giydirebilmektir bütün çocukları. Sonra, dil belâsı olmaktır harflere. Zoru başarmış kaleminiz. Zira zordur anlatmak bir masalı öldürmeden karanlığı. Tebrikle.
Güzel günlerden koptuk biz önce Pembe düşlerden uyandık kaygısız Romanlarda okuduk sevdayı ilkin Aşk hep bekler sandık Kapımızın önünde çalmadan zili duyarız adımlarını sevgilinin Elinde bir demet gül yahut papatya - ne fark eder ki;O’ndan olsun da- Bir bakarız ki kollarımız boynunda!
Umutlar yeşerttik küçücük odalarda muhabbet hayli deminde ve elbet çayımız ocakta Daracık bir sofada içildi hep kahveler kırk yıllık hatrı sindi cefakar duvarlara Ne dertler sağalttık ne acılar ağarttık avuç içlerimizle Yanlış biliyor herkes; cennet yeryüzündedir el ele verilince...
Oyunlar oynuyor çocuklar çehreleri kedersiz ve umutlu sırtlarında güvenden bir hırka koşuyorlar rüzgara doğru.. Kuşlar konmuş sıcacık avuçlarına koca bir deniz içiyor meraklı gözleri Her yer sıla, çiçek bahçesi her yer Ve bir ninni her gece kulaklarında annelerin kaygısız dudaklarından düşen gecenin koynuna emanet düşler...
Her dem aşıktı anneler dağ gibi adamlara, O dağ gibi adamlar koynuna bastırıp kadınları acıyı aşkla törpüleyip ölümsüzlüğe yelken açtılar O kadınlar ki nice savaştan fırlayarak ok gibi destansı sevdaların tanrıçası oldular..
Bu koca bir öyküdür geçmişin beşiğinde sallanır.. Her dem ağızda türkü, yürekte fırtınadır...
Özlem Tarhan Yağcıoğlu Yirmi dört/Ocak/İki bin on dört
Özlem Tarhan YAĞCIOĞLU (savaşçı)
Evet o kahraman analar evlatlarını hiç tereddüt etmeden vatan müdafası için savaşlara cephelere gönderdiler bugünde bölücülere karşı gönderip şehit mezarlarında ağlaşıyorlar, işte Türk milleti bu kadar asil ve kudretlidir.Şiirini kutluyorum.Puanım tam.Yunus diyarından selamlar.
Canım... Haklısın; destansı şiir özelliği içeren lirik bir şiirdi bu... Biz şimdi o eski günleri çok arıyoruz ya, dileğim o ki; çocuklarımıza da bugünleri aratmasın Allah'ım...
Canım... Haklısın; destansı şiir özelliği içeren lirik bir şiirdi bu... Biz şimdi o eski günleri çok arıyoruz ya, dileğim o ki; çocuklarımıza da bugünleri aratmasın Allah'ım...
Uzun yıllar geriye taşınıp hatırlayabildiğim yerden başlatıp anıları anneannemden anneme taşınarak usul usul ilk eşekten düştüğüm günden ilk düven sürüşümde öküzlerin büvelek tutuşundan dizlerimin ilk kanayışından öpülünce geçiveren ağrılarıma sulu çıbanlarıma zeytinyağlı kiremit tozu merhemlerinden tarhana kokulu sofralara içinde elli üç yıl barındığım ecelin dokunuşuyla noktalanan altmış dört yıllık bir beraberliğe alıp gittim başımı öptü yüreğimden acı, dudakları iğneli.
öperim yüreğinden iğnesiz dudaklarla,
sevgimle hep.
sudengi tarafından 1/25/2014 4:15:53 PM zamanında düzenlenmiştir.
Açılan o eski bohçaları özellikle son bölüm zarif bir biçimde bağlayıp bitirmiş... Özlem hanım, sayfanızda yine güzel bir şiir okudum, her zaman olduğu gibi... Yüreğinize sağlık...
Destansı bir sunum, inanılmaz tat veren bir şiir. Her bölümü ilgi çekici, her cümlesi gönüllere yerleşmeye, baki kalmaya aday.
''Her dem aşıktı anneler dağ gibi adamlara, O dağ gibi adamlar koynuna bastırıp kadınları acıyı aşkla törpüleyip ölümsüzlüğe yelken açtılar''
Olay budur, sevda dediğimiz olgunun kesin tarifi ancak bu kadar güzel yapılabilir dostlar. Aile saadetinin resmi bu kadar enteresan çizilmemiştir. Dağ gibi babalara her daim aşık sevilesi anneler...
''O kadınlar ki nice savaştan fırlayarak ok gibi destansı sevdaların tanrıçası oldular...''
Ve, hayatın tüm zorluklarına ilk saflarda göğüns gerenler. Kadınlarımız...Analarımız...Bacılarımız... Vefakarlığın, cefakarlığın, sevdaların tanrıçaları.
''Bu koca bir öyküdür geçmişin beşiğinde sallanır.. Her dem ağızda türkü ve yürekte fırtınadır...''
Öykünün gerçekten güzel şiirleştirilmesiydi okuduğumuz. Çok etkileyici idi.
Çok mutlu oldum yorumunuzla, sağ olun... Evet, bu topraklar o dağ gibi adamlarla ok gibi kadınların eseridir.. O adamlarla kadınların çocukları da bu topraklara daima sahip çıkacaktır.
Çok mutlu oldum yorumunuzla, sağ olun... Evet, bu topraklar o dağ gibi adamlarla ok gibi kadınların eseridir.. O adamlarla kadınların çocukları da bu topraklara daima sahip çıkacaktır.
Yıllar sonra bir gece vakti nereden aklıma geldi bilmiyorum, kendimi edebiyat defterinin tozlu sayfalarında buluverdim.. En son eklediğim şiirlerime baktım, son eklenen şiirlerden okudum birkaç tane.. Sonra, sonra bu sayfaya da uğramam gerektiğini fısıldadı kulağıma sanki biri.. Uğradım ve şiirin parmak izlerinin hâlâ buralarda bir yerde olduğunu gördüm.. Duygulanmadım değil, duygulandım.. Zaman akıp gitmiş bir solukta, yürekte yeni yeni duygular birikmiş, dimağlarda yeni yeni düşünceler.. Kimbilir neler yaşanmış geçen bu zaman içinde; ne sıkıntılar, ne mutluluklar, ne isyanlar, ne vedalar, ne yeni başlangıçlar.. Nerden mi biliyorum? Zira ben kendi hayatımın tanığıyım tüm bunlar için.. Yıllar sonra soğuk bir kış gecesi, gözlerime uyku yığılırken, içimde tatsız bir zaman diliminin o berbat dokunuşu dururken nerden aklıma geldi buralarda gezinmek, bilmiyorum. Ama iyi ki gelmişim buralara, iyi ki gelmiş aklıma buralar..
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.