3
Yorum
13
Beğeni
0,0
Puan
1937
Okunma
kızıp öfkelendiğinde unutma n’olur
insan insanın gönül borcudur
kestim
şu gördüğün sahil tabiatın yumuşak karnını
gece uyumadı daha
sabahın ilk ışıklarında yürüyorsun orada
ayakların çıplak
ellerin mübah
gözlerin bağlı
bir kadeh daha alıp içmeli hicaz makamı bitmeden
eğer ayılırsan durup dururken
ruhum ayrılacak ruhuna
kestim
başlangıcın uzak sesiyle kör gururunu
inatla dağlanmayı bekleyen
zehri alınmış dilin masumiyetiyle
ekmek gibi üç kere öp beni
ben de düştüm
söylemin renklerine
örselenmiş heyecanlar için
dünya baş aşağı iken geçtiğin bu kalp var ya
suyu bulandıran kanı lekeliyor
kestim
senden havalanan serçeyi
kartal olup konuyor bana
keşke ismin hiç susmasa
gece biriktirdiğim adıyla doldurdum göğü
adının çok halini saydım basamaklarda
adımlarımı yokluğuna ayarladım
koluna girdim boşluğunun
el ele geçtik arafa
uzun bıçaklar gecesiydi hatırlasana
kestim
büyük bir uğultunun arkasından gelen sessizliği
uzun bir şarkıyı aniden işitip
içinden devamını söylemek için kestim
çok azgın bir denizde kulaç atıp
su yatağında kalmaya gayret ederken
aniden suyun sana boyun eğmesi gibi kestim
kestim ruhumun seni sevmesini
göç başlayınca bedenimizde
bıçağın sırtı buna aşk diyecek…
alicngizoyunu
(…aşk hayata bir kere gelir,deniz gbi hareket eder… ama hep aynıdır…)