0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1197
Okunma
Bir binanın yedinci katından
Yağmur damlalarını izliyorum
Bir pencerenin ardından
Esen rüzgarın ağaçları salladığını
Ve köpek seslerini duyuyorum
Korkum içimle bütünleşmiş bir halde
Kendi yaralarıma sarılıyorum
Acılarımı bir bardak çayla demliyorum
Demli ve kaçak bir çay bu
Sokak lambasına dikiyorum gözlerimi
Sokak lambasında bir umut vardı sanki
Sanki içimde yanıyordu o sokak lambası
Ve gül bahar’a dokunuyordu
Rüzgarın dalından düşürdüğü yaprağı
Bir su damlasıyla derin nefes alıyordum
İrkildim ve gülümsedim kendime
Bir yandan üşüyordum
Bir yandan korkuyordum
Ve bir yandan ağlıyordum
Ben ağlıyordum
Pencereme damlıyordu göz yaşlarım
Penceremden izliyorum
Gecenin mayhoş sarhoşluğunu
Gecenin ayaz soğuğunu
Benimkisi müsait bir yanlızlıktı
Bir binanın yedinci katında duran
Bir nedeni yoktu
Sadece ağlamak istiyordum
Pencerem ve yağmur bahaneydi
Yağan bendim
Üşüyende bendim
Acılarıma sarılıp ölende bendim
Çocukluğumu hiç hatırlamam ben
Şimdi çocukluğumu yaşamak istiyorum desem ayıp kaçar mı
Hem çocukluk yaşla sınırlandırılmamalı
İnsan hissettiği yaştadır derler
Benim neden hiç kimsem yok
Ben kimsesiz miyim
Yedi katlı bir binanın penceresinde bekliyorum
Sadece beklemiyorum tabiki
Arada kitap okuyorum
Kaçak çay demliyorum kendime
Bazen unutuyorum
Masaya iki bardak indiriyorum
Sonra farkedip kaldırıyorum
Bazen o bardaktaki çay buz gibi oluyor
Kendime benzetiyorum o zamanlar
İçime yağan kar gibi oluyorum
Neden ben üşürken sana sarılamıyorum
Neden yanımda sen yoksun
Kendi kendime ölüyorum
Ve sanki içime kış haps olmuş gibiydim
Gül bahar’a dokunuyordu
Bütün ağaçlar yaprak döküyordu
Toprak yağmur kokuyordu
Ben ağlıyordum
Penceremden içeri yağmur yağırodu
Yağan bendim
Üşüyende bendim
Acılarıma sarılıp ölende bendim
İbrahim DALKILIÇ