4
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
2008
Okunma

Dudak yanınca
tuz gibi yakar öpüşmeler
son söz irkintinin
geri çekildiğinde sular
deniz savurganlaştığında
bir bahar sabahı dalmışlığı,
kapladığında gerçeklik anlaşmasını...
ne gariptir haps olmak
demir gibi kokar kan
ellerimdeki çizgilerden içeri akar
ne teselli olmak var
ne avunmak
yılmak ne gariptir ...
beklemekten yorulmam neden
ne tuhaf şimdi
sarmaşıkların engeli
sabırsızlık ne acıdır...
Sisli perdelerce gizlenen
kızıl gölgelerin katil akşamı
bir savaştan farksızdır resimler...
yalnızlık
adım adım düşer irtifa
baktıkça göğe
gömer seni mavi dehlizine
düşündükçe
ölüm söyleşir aşağıda
daldıkça batar
bir kişiden ibaretmişcesine,
yanıltıcıdır his.
ağrılardır onun siması
hatırladıkça uzaklaşan
uzaklaştıkça yıkan
içtiler
bardak bardak bedenimden
ve yazdıklarımın vagıl cığıl çabasını
sildiler geceyle
saklamış olmalılar beni ...
medet azar azar
defnedilmiş ve eskiyecek
ruhum sarp kayalardan daha sert
ve ağır
sorumludur kaybettiklerinden
azalmış gövdem.
gri renkli bir hüzün,buzdağı;
Düşünmekten bitap
kendi konusunda yanan beyinlerin içinde
mürekkeple yıkasan kafiye değişmez
aynı şeyle kaçıncı kez
denendiğim eski bir oyun...
5.0
100% (11)