8
Yorum
27
Beğeni
5,0
Puan
2000
Okunma
I
Ait olmadığımızı bir yere gidiyoruz
Ağır kokular yükseliyor, çok ağır leviathan’lar
Daha önce de her yerden geçmişlerdi.
Bak oraya
Hiç kimsenin olmadığı boş istasyon
Bir tren kalkıyor, sadece kendine saplanıyor soğukluğu
II
Yaşamın zalimliği yalnızlığı ne kadar ilgilendirir
Sağlaması olmayan iki çocukluk izleri
Sokakların yetim piçliği
Çaydanlık yanığını görüyorum
Evlerin kırılması gibi
III
Bir makasla kesiyorum saçlarımı
Sular iyi ağlıyor
Nehirleri taşıyan gövdem
Upuzun iplik
Kıyamet bir sabah
Zaman tutulması
Ört geceyi üstüme göğün suyu döllensin
Rüzgâr yalayıp gidiyor dudağımın kilitlerini
Dal yeşiline sokulup
IV
Tayların koştuğu zamanda gel
Bir yalnızlığı kandırmanın fahişesini sarmala
Gün tozunu serp ardıçların üstüne
Bazen yanağım ıslak
Kar kapatıyor yollarımı
Böyle zamanlarda bağırıyorum
Böyle zamanlar isyan kokuyor
V
Paslı istasyonların redifine yeniden yığılıyorum
Su ver gözlerime kuru bir yaprağa yanaşmak için
Bir demli çay koy ocağın üstüne
Ben senin konuğun olayım
Hiç konuşmadığımız şeyleri konuşalım
İnatçı türküler evin kapısında
Kopkoyu bir su taşıyoruz, yağmurun ağzını
Dinmeyelim…
Aysu
5.0
96% (25)
4.0
4% (1)