8
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
2206
Okunma


rüzgarla savruluyor kar taneleri
ayaz tutmaz bir pencere
kırık camlar arasından içeri sızan
umarsız soğuğun ıslığı
çıplak ayaklarıyla bir çocuk
yoksul bir kaderin
betona düşen ıslaklığında
üşüyen ellerinden ayaklarına
yüreğinden başlayarak
bedenine vuran titreyişleri
zamanın hayata tik tak’ları hep aynı
kaderini yaşayan her çocuk kadar
çocuk o’ da
bildik bir yalnızlığın
insanlığa uzaklığınca uzaklarında kalmış
çocuk düşlerinin düştüğü yerde
renkleri solgun bir akşam üstü
ve bir oda
onun gözleri
yalnızca ne çok üşüdüğünü anlatır
gören gözleri görmezlere
ne çok unutulduğunu yaşamların
ve hayatların ne kadar ucuz olduğunu
bu rezidans kültüründe
unutulmuş
yok sayılmış
yaşamın acımasız ellerine bırakılmış bir kadın
çocuğun dünyasında
tek varlığı
onu bir an bile yalnız bırakmayan
odanın bir köşesinde eski bir sünger yatak
o da
ıslak beton zemin kadar ıslak
battaniyenin altında bir anne
bedeni buz gibi
nefesiyle ısıtamaz ki yavrusunu
çoktan vermiş son nefesini
çocuğun günlerdir ağlamaktan yorgun
lapa lapa yağan karlara takılmış gözleri
boş bakışları
titreyen bedeni
bir yaşamın tam da orta yerinde
sahipsiz
sorgusuz sualsiz
düşen kan taneleri ...
Seçkiye layık gören seçici kurula ve tüm okuyan insanlarımıza teşekkür ederim.Şekil ; hiç bir şeydir. Esas olan ; öz ’ dür... Şekilcilik peşinde koşturanların , nasıl da öz’ ü ıskaladıklarını , insanlık tarihi iyi bilir , bizler de iyi biliriz.
Saygılarla.
Mert YİĞİTCAN
13 . 12 . 2013
istanbul
5.0
95% (21)
4.0
5% (1)