1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1403
Okunma

SIĞLA VE MARMARA
Kollarını açmış bir Sığla
sararken bedenlerimizi
düşerdi dalından yeni açmış zeytin çiçekleri.
Anlamazdık yeşilin rengi neden bu kadar uçuk
meğer baş eğmiş hoyrat bir zamana.
gözyaşları düşmüş tomurlara
ve daha patlamadan dönmüştür hazana
Zamanı andıkça Sığla
acıyla aşk’a uzanan sol yanı
sabah ezanını beklemeden
abdest alırdı Marmara suları!
Secdeye eğilen erguvanlar
geceye nurdan izler bırakır
yıldızlar perdeyi kapatır da giderdi.
Ve Sığla;
İncilerle süslediği mavi atlası
örterdi koca Marmara’ya
ay’ı kırpar serpiştirirdi dalgalara.
seyrederken Sığla;
Çırpına çırpına can çekişen Marmara’yı
öperek uyandırırdı sabaha
tutkuyla ufuklara dokunan dalgaları
secde eden erguvanları
beyaz kanatlı martıları
mavi Marmara’nın sabaha uyanışını
ve
korkunç karanlıklar içinde kalışını.
Yazık
Marmara kirli
Marmara gusülsüz
Marmara soluksuz artık
Meğer erguvanlar gaflet uykusunda.
Sığla’ysa ölü şimdi..
Efkan ÖTGÜN
5.0
100% (3)