8
Yorum
30
Beğeni
5,0
Puan
2188
Okunma

en ince çizgisinde koyulukların
geçmiş geçmese de
yapışır üstüne
suç de
his de
aldığın nefese sebep de
kıldan ince
kılıçtan keskin değil mi
insanın kıyameti...
kırptım gövdemi
terkedilmiş tüm kentler benim nasıl olsa
terkedilmiş tüm çocuklar
göğü olmayan şu kara parçası
gözlerim
üzgün krallığın bekçisi.
cennetin
cehennemin ve arafın
yontulmuş dileklerinin
cana vurulmuş damgasıyla
ne kelimeler dökebilirim şimdi
temiz kalan son sayfama.
şairin dediği gibi,
’dizeler yazabilirim bu gece, hazin mi hazin
yokluğunu düşünüp
yokluğunu duyarak.’
buruk tadıyla damağımın
en yakınımda duran unutkanlığımın kollarında
sokulup uzaklara ısınabilirmiyim
bilmiyorum
yitiriyorum
arıyorum
bitiriyorum ne varsa
kendi kanında boğuluyor ellerim
sözlerim
hislerim
el gibi şekilsiz hiç tanınmamış
yüzümün rengi renklerden kaçak
yalnız yürüyen nefeslerden biri gibi
havaya karışır benim de nefesim birgün
ansızın
eskimiş giysilerin yalnızlığıyla
bir damla
bir ateş
bir nehir devrilir de gövdeme
taş olurum
sessiz
uykusunda unutulmuş
gözleri geçmişe gömülü.
Aysız
5.0
100% (26)