6
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
3599
Okunma

yıl 1966
hayat böyle bir şeydi
ömrü hayatımda ikdiba o ğün
camiden başga yerde de
ülöküs yandığını gördüm
garannık basdıgdan çok sonura çıkdık nekdapdan
terefiden da(ğı)lıyo ğibi..
tenefis etmeden sahatlarca...
“-annadınız mı?”
“-evet”
“-annadınız mıııııııı?”
“-evet ö(ğ)retmeniiiim”
“-yaarın gör(eceği)cez bakalım” diye
kafasını salladı kaşlar tefa
her ihtimale karşı bir sıra dayağından geşdik..
yetmedi yaşından
uzunundan
zertinden
galınından
hemi söğüt, hemi de gavak dalı kesdirtdi
mahanaya filen gerek duymadan bi-kaş gişide denedi
bazılarına bireş daha şiddetli oldu emme
olacağ o gadarlık
dünden ırazıydık valla
valla billa şartlar şartossun
sonura öretmenimiz birden durup; annını şamarladı
“heyvaaah” dedik, hep birlik
“kimin o(ğ)lusunuz”
“kimin gızısınız” derse ne deceniz
“sen” dedi
Sâdet
“-bobamın oluyun”
tam gafasına “eşek daya(ğı)”nı indirceğdi ki, vazgeşdi
Hariye
“-bobamın gızıyın”
Sevim
“-muhtar Gara Amadın gızıyın”
melat da onara uydu
“-gayfacı Alibe(y)nin gızıyın”
Şayetse
“Devriş’in kızıyım”
adamın yüzünde en ufak bi memnuniyet yok
bilemediler demek ki
belli belli besbelli..
maazallah sıra gelir
bana sorarsa hazırlandım
“dedemin o(ğ)luyun” decen
birden yumuşadı adam…
yazzık, valla!
insanın içi “cız” ediyo acıyoru töbossun
zavallı o gızgıyla sıra dayağı atmaktan
birilerini, özellikle daha çok dövmekten
horsasını alamayıp
hazırolda bekledip de gerneşip arkadan
haşin bir tepmeyle kıçüstü düşürmekten
vazgeçti,
daha evel hiş duymadığımız ve hatda
ona hiş yakışmayan çok yımışak bir sesle
“arkadaşlar”
hidayete mi erdi ne..
acaba muhtar mı geldi
yonusa bekçi mi
candırma mı geldi
öle ya hu fakıt olmuş
analarımız-bobalarımız mı göründü
acabına ola herkeşin dede-ebesi,
köylü basgına mı geldiydi ki
bi tefa kesin Felek Haceri
Dal Güllü, Mevevşe
Çocukları olsaydı Deli Gelin
hayırdır işallah..
“madem öyleyse her gün gelseler ya”
emme Deli Mamıt da gelir
“eti senin kemiği benim Hoca” der
neyise gısa kesen adamcaz yımışacııık
“-arkadaşlar..
çocuklar,
babanızın adını söyleyeceksiniz
muhtar,
bekçi,
çoban yokk!!
muhtar değil.. Ahmet Altınay
bekçi değil, Bayram Çay
Yan Efe olmaz, Mustafa Alacan
hademe değil.. Gafar değil.. Hasan Küçükçapraz
Akmemedin İbirem değil… İbrahim Karakurt
Bobuş değil.. İsmail Kirpi,
Mamaş değil Halil Gökaslan
Topal Ismayıl yok.. İsmail Avcı
Akgulak değil, Osman Sümbül
Semerci değil, Mustafa Şen
Dal Memet değil, Mehmet Yıldız
Goziroğlu olmaz, Ramazan Çay
Macaroğlu olmaz, Abdullah Çark,
Macar Apdıllası yookk, Abdullah Çark
tamam mı Halil!
“-evet örtmeniimm!!”
vay anasına
ne zaman öğrenmiş herkesi biliyor vallaha
“hemi de adamların soyadını nerden biliyo kii”
bana bakdı
Hacımemetolu Hacımemet değil Yıldırım Çelikli
tamam mı ibirahim”
hiç düşünmeden
“-evet öğretmenim”i yapıştırdım
sonura kendi kendime
“Allah Allah niye ki dedim
Ildırım da ne ki..”
adam essah demiş, öleymiş
bobamın adı Yıldırım’ımış..
nayetinde kime cepdelinen işaret ettiyse
kitap harfleriyle bobalarımızın adını dedik
bobamın adı Hacı Mehmet değildi
Yıldırım Çelikli,
Cavidin
Mehmet Yıldız,
Irafiyenin
Mustafa Şen!
yıllardır semerci aşşa
semerci yokarı
hakket len gozir, gucur ne ki
anam tembihlediydi
“avilden emmi olmaz
arif emmi deycen”
niye?
ne bileyin ben..
neyse sadede gelelim
işin aslı ne yaparsak yapalım,
ne edersek edelim
ne cevap verirsek verelim
müettiş gadak her şeyi bilebilecek değildik
naçar daha sert bir sıra dayağından geçecektik
ben bilsem başgası bilemese de
köylük yerde bu böyle
“Cöbe, Keklikolu, Çolak Mercen
ne ğözel şe(hi)re göşdüler
çocukları gurtuldu müetdişden
hinci ben bobama ne deyen
ne hayır bekler ki köyden
neye gorkar kı şeerden”
Devam Ediyor
5.0
100% (6)