34
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2258
Okunma

kınalı kanatlarımın üzerine oturmuş
şişinip duran sahabeme inat
meşru bir kafeste uyuşturulmuş
susa susa suzuz kalmış ağzımdan
gayrı bugün dökülecek şu gayrimeşru itiraf
yâr…
bu parmaklıklar Araf!
ev kuramıyorsan ben dam’a da razıyım
varsın delik damı tıp tıp damlatsın.
nasılsa gönlümüz seneler senesidir har
her işimize karışsın yağmurun gözyaşları
hem ıslansak ne çıkar ki
bırak hiç değilse paslı yaslar
bir bir paklansın.
sus…
bundan ötesi pek lüzumsuz laf!
önü deniz olmasın boş ver
arka bahçesine gel. al düşlerimin.
dinlenelim. önümüz yaz…
biraz demlenelim. ki…
benimki eskisi gibi değil artık. kalın.
ince belli bir bardaktan
çay içelim karşılıklı
güzel kokar değil mi. dur…
bergamot otunu unutmayalım
şüphe etme. sana söz.
çay tam kıvamında olacak da
kader biraz şekersizmiş. n’apalım...
can…
bilmez misin o zaten her daim hilaf!
insanlık bizim için bir dilek tutsun
ya da tutmasınlar artık kanadımın ucunu
bıraksınlar uçayım…
yârin avucundan
huzur kokusu almamış olanların
mühürlüdür kalbi. nerden bilsinler.
ah keşke sessizliğimi dinleselerdi bari
sustukça öğrenemedim sandılar lakin
ben neredeyse bir ömür
tek bu sözü ezber ettim
hey…
lütfen… kanaryalara da af!
JD