24
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1237
Okunma

bekle bekle sıkıldın
şöyle bir çıksan...
iklimleri dolaşıp
bir ağaç ayırsan bana
en dayanıklısından.
koparsan. katlasan
alsan. getirsen
diksen rüyana
ona sözüm gibi baksan
sarılsan gövdesine/ sonra...
kovuğuna saklansan
orada kabuk bağlasan
belki benim de…
kabuk bağlamış olur
o vakte kadar yaram.
kabuğu yaramdan
kamburu sırtımdan
kaburgamdan hırkayı
hırkamdan sarkan ipi
şu ipsiz…/ fakat
uzun saplı yalnızlığı
yalnızlık haksızlığını
haklı çığlığını gırtlağımın
söküp atsam
assam sallandırsam
geçsem karşısına
arşa doğru şöyle bir…
bir kahkaha patlatsam
patlatmadan rüyamı
ciğerimdeki şu isyan
bilmem artık
yaz olur ayaklanır mıyım
kuş olur kanatlanır mıyım
kış olur beyazlanır mıyım
tek...
düş olmayacağın katî
o vakitten sonra ah!..
sazsam;
yapraklaşmış yüzüne
titreyen tellerimle dokunsam
sızlasan/ sızlatsan be
beklerken aşklaşmış
daha da baharlaşmış
yazlanmış. yaşlanmış...
umuduna yaslanıp
paslanmamayı
ve uslanmamayı
başarmış adam!
o gün de bugünki gibi
senden yana çok az’sam
yapışsa ruhumun yakasına
bu bir türlü olmamışlık vakasına
ellerin mis kokulu birer reçine
ah ayrılamasam / ve
yemyeşil bir orman bıraksan
gözlerimin ta içine içine
bir daha hiç
daha hiç
hiç
ağlamasam...
o vakit diner mi sence
kavuran bu sam yeli?
Tanrı’ya bir sorsana.
JD