0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1243
Okunma

Kelebek giyinmişti gözlerine
Bu yüzden titrerdi kirpikleri
İnsana her değdiğinde...
......................................
Sıradandı o minübüs ,dardı zaman
Tam oturmuştu ki üç kuruşluk keyfe
İki çocuk bindi
Eylül bozumu öykülerin yitiğinden
Çıplaktı ayak izleri
Ve gözleriydi sızlayan
Karıştı hiç yokmuşları fısıldayan akıllar
Tuhaf bir rahatsızlıktı bilincine peydahlanan
Ne oldu şimdi,ne var
Çıplak ayaklar dokunuyordu yüzüne
Minübüsün zemininden
Kısaltılmış ömürlerde hep yüzsüzdür keder
Çoğalır öyle hercaiden
Umut
Maviyi unutmuş
Fark ettirmeden konmuş bir gülüşün yanlışlığına
Oysa
Kendilerine sağır bir atımdı
Dudağını büker
O ötekiler
Değme geçmişe ey ten
Hatıra neyine sen gibilerin
Kahpedir bu coğrafyanın sızıları
Ve güzel olmaz acının yüzü
Ne çeşit gülmeli
Ne çeşit ağlamalı
İsmini yitirmiş bir soytarıya dönüşürken
Çıplak bir ayağın bastığı yerden yaşam
Ne çok utandın ezberinden
Yalnız kelebekler ölmez uçmaya doymadan
Çocuklar
Gurbetçi turnalar
Ne güvenirsin o dağlara gözleri mor şahan
Gündür
Gelir
Vurulursun semaya açtığın en aşık kanadından
Çocuklar
Çocuklar hesap soracaklar avcıdan
Onlar ki çoğu kez
Hüzünlere sarmalanıp gittiler dünya denen pazardan
Sen,şişşşt sen
Nasıl uyuyorsun
Onca kıyımı bırakıp kilitlerin ardına
Uyan,hadi uyan
Etinin duvarlarına sakladığın zulüm
Çürütür tenini yalan yalan
Kan dökeni de öldürür zaman
Deli akar umudun nehri
Can bulacak ölümü çıplak çocuklar
Bir gün...
İnan!
Saadet Yıldırım
5.0
100% (4)