0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2426
Okunma
Geçmişine örtülmüş bir örtüydüm ben
Sana hatırlatmamaya çalıştım maziyi.
Bu yüzden
Yeni şeyler sundum sana sürekli...
Kötü anılarını unutturup
İyi anılar edindirdim aklına
Aklının bir köşesine astın sonra beni.
Ne zaman düşsen,
Ellerimi buldun kalkmak için yerden...
Hep düştün
Hep kaldırdım
Ne usandım bundan, ne de bıktım.
Seni her geçen gün artan yaralarınla sevdim.
Seni yaralarına dokunmadan,
Kanatmadan
Sevmeyi denedim.
Zordu, başardım da çoğu kez
Yorulsam da ne güzeldi seni sevmek...
En mutlu anımı da
En mutsuz anımı da
Seninle yaşadım...
Nasıl bir arada kaldım?
Nasıl bir şekilde sınandım?
Beni seninle sınaması Tanrının,
Ne zordu...
Birbirimizi hem yoran
Hem de dinlendiren olmak,
Birbirimizi hem ağlatan
Hem de güldüren olmak,
Ne tuhaftı...
Bu tuhaflık
Birbirimizden başka kimseye
İhtiyacımız olmadığının kanıtıydı...
Birbirimizden başkası fazlalık...
Birbirimizden başkası demek bile saçmalık...
Hiçbir zaman gitmeyi seçmedik biz.
Pişman olmadık çünkü kalışlarımızdan...
Pişman olmuyoruz nasılsa, bak.
Hiç gitmeyelim olur mu?
Hiç bitmeyelim, aşk...
Daha da yaralanalım gerekirse,
Bitmeyelim yeter ki...
Yaralarımızla sevelim birbirimizi
Gerekirse yaralarımız kadar sevelim;
O kadar çok, o kadar derin...
Yeter ki bitmeyelim,
Yeter ki vazgeçmeyelim...
Ahmet Kastancı