6
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1718
Okunma

Pencereyi açtım,kent henüz açılmamıştı
Eskişehir’in kepenkleri henüz kapalıydı
Pencereyi açık bırakıp,kepenklere baktım bir süre
Kapının önünde günlük yağmur birikintisi,
sisler ve gün doğumları bırakılmıştı.
Kim bilir ne kadar tazedir şuan yağmayı bekleyen yağmur,
derken uykum açıldı,
toprak kokusunu çektim ciğerlerime
sonra bir sigara aç karnına
güzellik yapıyorsak ciğere
birde acı ekledim,çektim içime...
Gün sarı’yı bulmak üzereydi,
tenimin esmerliğiyle hayli güzel görünmüştüm.
birazdan çirkinleşecektim
ve çok geçmedi.
İşte çıkıyorlar ortaya,
hükmü veren maşuk,
ahmak yüreğim anla artık!
İçime düşmüş bir düş,
düş-üme düş-müşüm.
Münzevi yanlarım ağır bastı yine,
geceden kalma güne,
uyanışların uykusundayım yine.
Tüm kalbim ve kederimle
ve dahi hüznümle
getir düş-ümü,
getir ki kurtulsun bu düş-üş-ten ömrüm...
Bu sözün üstüne gölgeme basmadan uzaklaştım,
yine yerimi aldım "köşeme"
Artık tek başımaydım,
zarifçe ıslattım dudaklarımı
şiirin tan vaktindeki şehvetine...
"Pardon!sesini kısabilir misiniz biraz?
insanların sesleri çok geliyor"
Hayat gülümsedi yüzüme
ya da
başka bi yerime!
İpten indiren kimdi diye baktı gözlerime,
oysa sağım ecel, solum ölüm idi.
Solgun bir güz bahçesi renginde,
üredikçe ürediler,
maskeler takındı saklanmak isteyenler,
" Ve öyle bir hal aldı ki her şey, maskesizler dışlanır oldu."
samimiyet aldı başını gitti,
susmak zorunda bıraktılar...
Hal böyleyken acımazlığa doğru gitti yollar,
çılgın zamanlar da yaşamak bize düştü,
ay ALLAH yine "düş" taktım peşime,
bir düş suçlusuyum.
Ve sen;
Cinayet bakışlı hayat!
İç içe geçmiş zaman
Bu fatura kime kalacak...
Yürü benim deli gönlüm yürü, kesilmiş hükmün ...
devam edecek...
5.0
100% (8)