5
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1742
Okunma

Benim suskınluğuma dair yazılmış şiir/im...
artık bir kaç ayda bir ufak tefek kelimelerle bir sızıntıya dönüşmüş devam ederken
eski sevgili denildiğinde, onca geçmiş arasından hala bir tek sen geliyorsun aklıma.
Nefret etmemeliyim sen/den..
gitmelisin ben/den...
Ruhu sıkı tutmalı ki düşmesin!
Sönmez ümitler, dipdiri hayallerle...
Sımsıkı sar onu, üşümesin!
Dalıp giden çınarın asırlık şarkısındaki büyü.
Git bahar! bir zaman sonra yine gel,
ısıt yüreğimi dünlü günlerin yarınlarıyla...
Kara tren gibi hasret söyleme!
bir yaralı kuş gibi düşerim kaldırımlara.
Gözlerim tanıdık bir yüz görüyor az ötelerde.
Taşlı sulardan ayakların kanamadan geçme!
resmin dışından bakarsın hayata
ve ben resimlerde kalırım öylece...
Duygularımı ifade edemedim
sustum..!
Hâlbuki konuşma, kendini ele vermek demekti.
Düşündüğünü dillendirmekti.
cümleleri aşikâr eylemekti, içini aşikâr eylemekti,
sustum..!
Duygularıma harf elbisesi giydirip,
yalan söze karışmamalıydı,
samimiyete kıyılmamalı,
öz hırpalanmamalıydı...
Yüreğimin yansıması kalmıştı sözcüklerde,
dünya kadar tepkim vardı,
dünya kadar cüceye!
Yorulmaktan şaşkın,
şaşkınlıktan yorgun idim...
Bir koca çınar gibi görürken onu
dal bile olamamıştı gözümde,
"kuş misali daldan dala atlamış,
parça parça dağıtmıştı içindeki sevgisini"
Düşen düşmüştü düş’ten öte,
ve bir daha kalkamayacaktı gönlümde...
İçinde bulmalıydın diye mırıldandım içimden,
içten içe kemirdi kurt’lar
demir balyalar gibi çöktü yüreğime...
Sorularla boğuldum yine,
tamda cevaplarını bulmuşken
nasıl da ettin içine.
Bu lüzumsuz hızı, sür’ati durdurmak gerek!
"İnsan olan yerlerim çok ağrıyor"...
5.0
100% (12)