9
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
2392
Okunma
sabahın güneşiyle selamlaşmadan
gecenin yıldızıyla vedalaşmadan
ruhumu açtım göğün yüzüne
senin gülüşünü sürdüm
yüreğimin en dip yerine
güneşi sevmeden sabahım olmazdı!
oysa uyuyamazdım yıldızı öpmeden...
öyle çok sarıldı ki geceye kokun
akıl kesildi yüreğim
kırmızı beyaza boyanmış
o adam şiirlere uzanmış
sonra geldim kendime
ben ömrümü hangi çeşme başında sebil ettim?
ben yılları nerede kaybettim?
aşk temize çekti hepsini...
yüreğimin benzi solarken
rüzgarın dilinden
kuşların kanadından yakaladım
aşk’ı
yeniden yarattım yüreği
adınla başlarken satırlarım
senin her parçan, benim altın dilim
çöl benim içimde, acı benim içimde
sen bahara çevirdin...
şu güvercinlerin uyuduğu kafesten
umut taşırsın bir kaç ırmağa
kahkahalarımızla kabarır deniz
rüzgâr, yolu olmayan gökyüzünde gezinir
yanık bir türkü çalınırken parsellenen yarınlara
kulağımın arkasına fısıldayışın...
kükürt renginde yıldız uyandı
göğün damarlarına bak!
umudumu yitirdiğimde düştün gözlerime...
bir yazı turada yitirmişken ömrü
hüznümün taşanlarını topladın
en sert kayaya toslasamda
sindire sindire yüreğe
acının en sızısında
sızının da kıyısı oldun!
bizimle demirleşen gecede
unuttuğum şiirleri okudun
çınlayan satır aralarında
bir beste oldu adım
yalnızlığımın küçük ellerini
koca yüreğinle avuçladın
batan güneşi hiç ellemeden
pembe ışıklarla süsledin hayallerimi...
bahar gelmeden tomurcuğunu gördüm çiçeğin
teşekkürler sevdiğim...
5.0
100% (19)